Roswell – Tanıtım
12 yorum pirate 16 Temmuz 2017 08:53
Sizi bugün epey eskilere götürüyoruz. Milenyum öncesinde başlamış bir diziye. TV’deki karakterlerin çok daha naif, hikayelerin çok daha samimi olduğu bir döneme. Lafı daha fazla uzatmadan bilim kurgu soslu gençlik dizisi Roswell nedir, ne değildir diye merak edenleri yazımızın devamına alalım.
Ama bundan önce diziyi henüz bitirmediğimi, son olarak 1. sezon 12. bölümü geride bıraktığımı, dizinin sitede mini de olsa bir tanıtımı olmadığı için altına yorum bırakacak bir yazı bulamadığımdan dolayı bu yazıyı bu vakitte yazmaya karar verdiğimi belirtmek isterim. Hatam olursa affola!
Roswell, 6 Ekim 1999 – 14 Mayıs 2002 tarihleri arasında 3 sezon sürdü. 2006 yılında UPN ile birleşerek The CW kanalını oluşturan The WB kanalında yayınlandı. Bölüm süreleri 41-44 dakika uzunluğunda ve toplam bölüm sayısı 61. Dizinin türü ‘Drama, Bilim Kurgu, Gizem, Gençlik Dizisi’ olarak kategorilize edilebilir. Dizinin yaratıcısı ise Parenthood, About A Boy, Pure Genius gibi dizilerin de yaratıcısı olan Jason Katims.
Rivayete göre 1947 yılında Roswell kasabasına bir uzay aracı düşmüştür. Fakat bununla ilgili hiçbir zaman kesin bulgular bulunamamıştır. Uzay aracının enkazı ve uzaylı mürettebatının bedenlerinin olayı haber alan ordu tarafından hemen kaldırıldığı iddia edilir. Dizimizin çıkış noktası çoğu kişinin bildiği 20. yüzyılın en büyük dünya dışı varlık olaylarından biri olarak kabul edilen Roswell vakasından esinlenilmiştir. Roswell vakasına merakı olanlar şuraya ve şuraya bir göz atabilirler.
Dizimize geri dönecek olursak; o gece uzay dışı ziyaretçilerin tamamı ölmemiştir. Uzay aracı düştüğü sırada 3 küçük çocuk bir takım tüplerin içinde yaşamaya devam ediyormuş. Nasıl olduysa o tüpler hiç kimse tarafından bulunmamış. Yıllar geçmiş, yaklaşık 10 yıl kadar önce bu 3 çocuk tüplerinden çıkmış. Anadan üryan öylece etrafta dolaşan çocuklar polis tarafından bulunmuş ve evlatlık sitemine dahil edilmiş. Max ve Isabel bir aileye, Michael da başka bir aileye verilmiş ve yaşamlarına normal bir insan gibi devam etmişler. Birbirlerinden asla kopmayan, aralarında çok güçlü bir bağ olan ve şimdilerde 16 yaşında olan bu üç genç bu süreçte çok dikkatli hareket etmişler; çevresindeki insanlar ile aralarına belirli seviyelerde çizgi çekmeyi ihmal etmemişler ve bu sırlarını korumayı başarmışlardır. Ta ki hikayemizin başladığı güne kadar!
2 kankamız Liz ve Maria’nın çalıştığı restoranda bir kavga çıkar ve bir kaza kurşunu Liz’e isabet eder. O sırada restoranda bulunan ve çoktandır uzaktan uzağa Liz’e karşı duygular besleyen Max kendine hakim olamaz ve o kaza kurşunu ile ölen Liz’i hayata döndürür. Elini yaranın üstüne koyar, kurşunu çıkarır, kanamayı durdurur ve her yere tabasco sosu dökerek Liz’in aslında vurulmadığı, bir anlık korkuyla bayılıp yere düştüğü ve kırılan tabasco sosu şişesinin üzerine döküldüğü izlenimini verir ve oradan sessizce uzaklaşır.
Uzaylı arkadaşlarımızın moleküler parçaları değiştirebilme gibi bir yetenekleri var bu arada. Kurşunu çıkarmak, heykele yeniden şekil vermek, bir dokunuşla yemek ısıtmak, sıvıların rengini değiştirmek vb. akla gelecek ve gelmeyecek birçok alanda ekmeğini yiyorlar dizide bu ayrıntının.
Bu ayrıntıyı paylaştıktan sonra tekrar hikayeye dönecek olursam; dirilme vakasından sonra karnında gümüş rengi bir el izi ile uyanan ve ölüp yeniden hayata döndüğünün farkında olan Liz’in içi bu işin aslını astarını öğrenmeden rahat etmeyecektir elbette. Şu ana kadar durumu ile ilgili hiçbir insana açılmayan Max, Liz’e açılmaya karar verir ve sonrasında Liz-Max-Isabel-Michael-Maria arasında beşli bir sır çemberi kurulur. Elbette bu olay ve bu beşlinin bir arada görülmeye başlaması dikkat çekmeye başlamıştır. Kasabanın takıntılı şerifi Jim Valenti, şerifin oğlu ve aynı zamanda Liz’in yaz aşkı Kyle Valenti ile Liz ve Maria’nın yakın arkadaşı Alex Whitman’ın gözleri bundan sonraki süreçte bu beşlinin üzerindedir. Max, Isabel ve Michael üçlüsü bundan sonra dikkat çekmemek zorundalar ve bir yandan da yeni buldukları bir ipucu sonrası geçmişlerini ve nereden geldiklerini araştırmaya başlamak niyetindeler.
Meraklı, duygusal ve ısrarcı bir genç kız olarak tarif edilebilecek Liz karakterine UnReal ve Life Unexpected dizilerinden aşina olduğumuz Shiri Appleby hayat veriyor.
Sessiz sakin, naif ve efendi yapısıyla dikkat çeken Max karakterinde Breakout Kings ve Dawson’s Creek’ten anımsanabilecek Jason Behr karşımıza çıkıyor.
Güzelliği, alımlı oluşu ve kendinden emin tavırlarıyla dikkat çeken; şüpheciliği, sorgulayıcı yapısı ve kardeşi Max’e son derece bağlı oluşu ile ön plana çıkan Isabel karakterinde Grey’s Anatomy dizisi ile Emmy ödülü kazanmış ve yer aldığı birçok popüler sinema filmiyle gönlümüzde taht kurmuş ünlü aktris Katherine Heigl‘ı izliyoruz.
Asi, deli fişek ve hafiften asabi delikanlımız Michael rolünde The Night Shift’ten tanıdığımız Brendan Fehr karlımıza çıkıyor.
Liz’in yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen kankası, pinpirikli, çenesi düşük, deli dolu karakterimiz Maria‘ya Friends with Better Lives ve State of Georgia gibi dizilerden hatırlayabileceğiniz Majandra Delfino hayat veriyor.
Kasabanın meraklı, inatçı ve takıntılı şerifi Jim rolünde Hawaii Five-0 ve Damages’ten anımsanabilecek William Sadler‘i izliyoruz.
Kız arkadaşı Liz’i Max’e savaşmadan yar etmek istemeyen .Jim’in tıpkı kendisi gibi takıntılı ve hafiften agresif oğlu Kyle karakterine Revenge’ten aşina olduğumuz Nick Wechsler hayat veriyor.
Liz ve Maria’nın yakın arkadaşı olan ve dirilme vakasından sonra tutmaları gereken sır neticesinde araları eskiye oranla yavaş soğumaya başlayan, kendi halinde ve meraklı bir genç diye tarif edilebilecek Alex karakterinde ise Life in Pieces, Fargo, Dexter ve The Good Guys gibi dizilerden tanıdığımız Colin Hanks‘i izliyoruz.
Lost ve Once Upon a Time’dan tanıdığımız Emilie de Ravin ile CSI: Miami ve Criminal Minds’tan tanıdığımız Adam Rodriguez diziye sonradan katılan isimlerden ikisi.
Bunların dışında Julie Benz, Mary Ellen Trainor, Garrett M. Brown, Diane Farr, Devon Gummersall, Jeremy Davidson, David Conrad, Erica Gimpel, Richard Schiff, Martin Starr, Clayne Crawford, Ashley Johnson, Kevin Weisman, Morgan Fairchild, Jenny O’Hara, Ivonne Coll, Jason George, Michael Peña, Kristoffer Polaha, Stephen Tobolowsky, Michael O’Neill, Missi Pyle, Navi Rawat, Hal Ozsan, Marisa Ramirez, Jason Dohring, Terry O’Quinn ve Nelly Furtado gibi birçok isme dizide denk gelmeniz mümkün.
Gelelim birkaç tırıvırı bilgiye:
*Genç yaşta vefat eden Oscarlı aktör Heath Ledger, Max rolü için seçmelere katılmış ama seçilememiş. (Seçilmiş olsa çok daha yerinde bir tercih olurmuş bence.)
*Nick Wechsler 4 erkek karakter (Max, Michael, Alex, Kyle) için de seçmelere katılmış, Kyle rolü verilmiş.
*Shiri Appleby ve Katherine Heigl 3 ana kadın karakter için de seçmelere katılırken Majandra Delfino da Liz ve Maria olmak üzere 2 ana kadın karakter için seçmelerde boy göstermiş.
*Diziyi ilk olarak FOX yayınlayacakmış ama son dakikada vazgeçmiş. FOX’un iptal ettiği deneme bölümünden sonra dizinin yayın haklarını The WB satın almış ve hoşlanmadığı Fox’un deneme bölümünü çöpe atıp yeni bir pilot bölüm çekmiş.
*Dizinin ilk sezonu devam ederken iptalden korkan dizinin fanları kanala küçük şişelerde tabasco sosları göndermiş. Bu kampanya sonuç vermiş ve The WB diziye yeni sezon onayı vermiş. 2. sezon için yeni bir gün ve yeni bir saate taşınmış.
Gelelim diziyi nasıl bulduğuma.
İlk 12 bölüm itibariyla işin gençlik draması kısmının da bilim kurgu kısmının da tatmin edici boyutlarda olduğunu söyleyemesem de zengin kadrosunun da etkisiyle bir şekilde akıp gidiyor hikaye. Hayran bırakmıyor ama izletiyor işte bir şekilde kendini.
Dizinin bana göre en büyük eksisi ise yukarıdaki 2 mıymıy ve duygusal karakterin birlikte yazılmış olması. Bazen ciddi seviyede yoruyor bu ikisini yalnızken izlemek. Bir de cidden çok kötü oyunculuk sergiliyorlar. Jason Behr’in rezalet performansı neyse de şu sıralar UnReal’de döktüren Shiri Appleby’dan bu seviye kötü bir performans beklemiyordum ben açıkçası.
Nick Wechsler da biraz sırıtsa bile diğer isimler yeterince iyi iş çıkarıyor bana göre.
Benim dizi ile ilgili söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. İzledikçe bu yazının altında yorum yapmaya devam ederim zaten. İzlemeye niyeti olanlara iyi seyirler!
Fragman:
yorumlar
*Karakterlerin melankolikliği, Liz ve Max arasındaki dinamik falan hafiften Felicity‘yi anımsatıyor bana. Bazen yorabiliyor, arka arkaya çok fazla bölüm izlemeyi zorlaştırabiliyor bu yaz günlerinde.
*Majandra Delfino’nun karakterine ilk bölümlerde ısınamamıştım bir türlü o saçlarından dolayı. Saçları uzamaya başladıkça, özellikle 6. bölümden itibaren ısınmaya başladım karaktere.
*William Sadler’in çok gıcık olunası bir tipi var ya! Dizi bittikten sonra bu gıcık tiple daha büyük bir kariyer yapamamış olmasına şaşırdım.
*
dawson”s creek donemınde olabıldıgınce her turlu genclık dızıye atlıyordum ama bu dizi harbiden mıymıydi.. tek guzel olan kısmı jenerik muzigidir.. dido – here with me.. hala su yasıma kadar dınlemıs oldugum en ıyı top 5 sarkı sececek olsam bu listede kesın yer alır.
Ben de @Kutaythejai ile çok benzer durumdayım. + Benim için bir de Katherine Heigl gibi koca bir sebebi vardı. Hastasıydım kendisinin bu dizide.
S01E14
Max ve Kyle’ı beraber izlemek epey eğlenceliydi bu bölüm. Max’i sürekli sarhoş mu etsek ne?
Delfino’nun bu performansı da şaşırttı. Güzeldi.
S01E16
Öpüşmek dışında hiç mi bir şey olmaz arkadaş bölümde? Net, sezonun en kötü bölümüydü.
’yi yeniden görmek güzeldi. Emilie de Ravin de gizemli sayılabilecek bir giriş yaptı. Güzel bölümdü.
S01E18
Güzel bölüm olmuş. Emilie de Ravin’in diziye girişi düşüşte olan diziye taze bir hava getirdi kesinlikle.
S01E22 (Sezon Finali)
Gayet verimli, hareketli, güzel bir sezon finali olmuş. 2. sezon için bir beklenti içine de soktu açıkçası.
Emilie de Ravin’in diziye dahil olması ile dizinin çehresi değişti. Daha derli oplu, daha verimli ilerlemeye başladı hikaye. Eksikleri var mı? Elbette var ama 20’yi saymazsak son 6 bölümü izlemesi keyifliydi cidden.
Bu sezonun başından beri uzaylı muhabbeti ile yatıp uzaylı muhabbeti ile kalktık. Gençlik draması kısmı yalan olmuştu. Derken Vegas temalı 15. bölüm ve okul balosu temalı 16. bölüm geldi arka arkaya ve nefes aldırdı resmen. Sezonun en çok hoşuma giden 2 bölümüydü.
S02E17
Fena bir kapanış olmamış.
Genel olarak ilk sezonun altında bir sezon oldu. Uzaylı olayına gereğinden fazla yoğunlaştılar bu sezon. Dönemin teknik imkanlarının kısıtlılığı, bütçe yetersizliği yazar tayfanın yaratıcılık eksikliği … Sebep her neyse artık; işin bilim kurgu kısmının altında ezildiler bana göre. Sezonun en iyi bölümleri uzaylı muhabbetinden uzaklaştığımız 15 ve 16. bölümlerdi. 3, 5, 8, 10, 17 ve 21 de idare der seviyedeki bölümler oldu. Kalan bölümler pek sarmadı.
Tess, Kyle, Jim ve Amy, sezonun izlemekten en fazla keyif aldığım karakterleri oldu. Emilie de Ravin’i Lost’ta pek sevmezdim ama burada ok tatlıydı cidden. Courtney ve Alex de sezonun diğer sempatik 2 karakteriydi. Michael ve Maria idare eder seviyedeydi yine. Max, Liz ve Isabel’den ise pek haz etmedim ne yazık ki. Diziye başlarken Katherine Heigl’ı seksi veya tatlış bir karakterde izlemeyi umuyordum ama Isabel ikisi de değil ne yazık ki. Soğuk, suratsız, yabani bir tip. İlk sezon yine idare ediyordu da bu sezon Max ve Liz’in yanına eklenip çekilmez karakterler listesine dahil oldu.
S03E18 (FİNAL)
Aceleye getirilmiş bir final olmuş. Son dakikada iptal kararı çıkmış da sezon finali olarak hazırlanan bölümü yarım yamalak bir şekilde finale çevirmişler sanki.
Sezonun ilk 10 bölümü iyiydi de son 10 bölümü hiç sarmadı. 2, 7, 9 ve 10. bölümler güzeldi. 3, 4, 5, 6, 8 ve 17. bölümler ise idare ederdi. 11. bölüm berbattı, diğer bölümler de kötüydü.
İzlediğim kalemi en zayıf Jason Katims dizisiydi.
‘Roswell’ Reboot With Immigration Twist In Works At the CW From Amblin TV