Rose Red – Tanıtım
5 yorum pirate 11 Nisan 2023 08:56
Rose Red, ABC’nin 2002 yılında yayınladığı bir mini dizi. 27, 28 ve 29 Ocak’ta üç gece üst üste birer bölüm şeklinde yayınlanmış. Bölümler yaklaşık 80’er dakika civarında. Yani toplamda yaklaşık 4 saat uzunluğunda dizimiz.
Korku, gerilim ve gizem türlerini harmanlayan Rose Red, 8.5 reyting oranı ve 18.5 milyon izleyici sayısı ortalaması tutturmuş.
Dizinin senaryosu Stephen King tarafından kaleme alınmış. King’e yapımcı koltuğunda Mark Carliner, Thomas H. Brodek ve Robert F. Phillips eşlik etmiş. Yönetmenliğini Craig R. Baxley (The Lost Room, The Triangle, Storm of the Century, Kingdom Hospital) üstlenmiş.
Rose Red evinin 20. yüzyıl başlarındaki hikayesine de değinilmekte dizimizin içerisinde. İşte o hikaye 2003 yılında yine ABC’de yayınlanan The Diary of Ellen Rimbauer isimli TV filmiyle daha geniş bir açıdan ekrana yansıtılmış. Stephen King, söz konusu filmin mutfağında yer almamış.
*Dizinin çekimleri Washington eyaletinin Lakewood şehrinde yapılmış. Ekrana yansıyan ev de yine Washington eyaletinin Seattle şehrinde bulunmakta. Dizinin ilk etapta Kaliforniya’da çekilmesi gündemdeymiş. Uygun ev Seattle’da bulununca Kaliforniya’dan vazgeçilmiş.
*Dizinin prodüksiyon çalışmaları 6 ay, çekimleri ise 4 ay sürmüş.
*King, yakın dönemde dizi olarak uyarlanan ve çok da beğenilen Shirley Jackson‘ın 1959 yılında yayımlanan The Haunting of Hill House isimli romanını pek beğenirmiş. Maine eyaletinde bulunan memleketi Durham kentinde bulunan bir perili eve de ilgi duyar ve her zaman bir perili ev hikayesi yazmak istermiş. Steven Spielberg‘e 1996 yılında bu kapsamda kaleme aldığı Rose Red filmi fikrini/senaryosunu sunmuş. Birkaç yıl boyunca bu proje üzerinde çalışan ikili arasında ciddi görüş farklılıkları yaşanmış. Spielberg, daha fazla aksiyon ve heyecan arayışındaymış. King ise korku ve gerilim unsurlarına odaklanmak derdindeymiş. Nihayetinde proje üzerinde anlaşamasalar da projeyi rafa kaldırma konusunda anlaşmaya varmışlar. King de senaryonun haklarını geri satın almış.
1999 yılına gelindiğinde senaryoyu tamamlayan King, The Shining ve The Stand dizilerinde birlikte çalıştığı yönetmen Mick Garris‘e götürmüş projeyi ama sonuç çıkmamış. Daha sonra The Shining ve Storm of the Century dizilerinde birlikte çalıştığı yapımcı Mark Carliner‘e götürmüş projeyi. Carliner ile uzun metrajlı bir film için anlaşmaya varmış ve senaryoyu revize etmek için çalışmalara başlamayı kabul etmiş King. Tam da bu sıralarda King’e evinin yakınlarındaki bir yolda yürürken araba çarpmış ve iyileşmek için zamana ihtiyaç duymuş.
King’in ameliyat ve sonrasındaki iyileşme sürecinin ardından filmden mini diziye evrilmiş proje. King, evde iyileşme sürecindeyken revize etmiş senaryoyu.
*2000 yılı yazında başlayan çekimler yılın sonlarında sona ermiş. Dizinin maliyeti 35 milyon doların üzerine çıkmış. İlk başlarda dizi için planlanan bütçe ise sadece 3 milyon dolarmış.
*Dizide King’in The Shining dizisinden etkilendiği yerler mevcut. Dizideki Annie karakteri ise yazarın Carrie romanından esinlenilmiş.
*Dizide Profesör Carl Miller karakterine hayat veren David Dukes, çekimler devam ederken kalp krizi geçirerek vefat etmiş. Ölümünün ertesi günü karakterinin ölüm sahnesi çekilecekmiş. Söz konusu sahne, plan değişikliğine gidilerek ve de dublör kullanılarak çekilmiş.
*Jimmi Simpson ve Melanie Lynskey, bu dizinin setinde tanışıp aşık olmuşlar. 2007 yılına gelindiğinde evlenmişler, 2014 yılında ise boşanmışlar.
*Matt Ross, dizideki rolü için özellikle kilo almış. Ross, doğaüstü olaylara güçlü bir şekilde inanan bir insanmış aynı zamanda.
*Dizinin Emily Deschanel‘in TV’deki ilk kayda değer rolü olduğunu söylemek mümkün.
*Nancy Travis, çekimler sırasında 2001 yılı doğumlu oğlu Jeremy’ye hamileymiş.
*Stephen King, dizinin 2. bölümünde pizzacı rolüyle ekranda belirmiş.
Joyce Reardon isimli, üniversitede psikoloji alanında çalışmalar yapan ve dersler veren bir profesörün bu hayattaki en büyük tutkusu konumunda Rose Red evi.
Psişik alana özel bir ilgi duymakta ve yakın zamanda Rose Red evine hayatının gezisini düzenlemek üzere son çalışmalarını yapmakta Joyce. Kendisiyle ters düşen ve ayağını kaydırmaya çalışan üniversitenin rektörü Profesör Carl Miller’dan bu çalışması için üniversite bütçesinden maddi destek alamayınca geziyi kendi cebinden finanse etmeye karar vermiş Joyce.
Rose Red evinin kendi ruhu olduğuna ve bu evde yaşayacağı tecrübelerin onu kariyerinde bir yıldız haline getireceğine inanan Joyce, psişik güçlere sahip 6 kişilik bir ekip topluyor. Beşine 5000 dolar ve en özel kişi olarak değerlendirdiği Annie’ye 12000 dolar ödemeyi kabul ediyor. Sonrasında da ekibin inşa edildiği yerde sıradağlar misali uzanan ve başlangıç hikayesi yaklaşık 100 sene öncesine dayanan çok çok büyük Rose Red evindeki macerası başlıyor.
Yaklaşık 100 yıllık süreçte çoğunluğu kadın olmak üzere kayıtlara geçen 20’nin üzerinde gizemli kayıp ve ölüm vakası yaşanmış bu evde. Uzun süredir boş haldeymiş. Joyce’un ifadesiyle 1995 yılından beri uyur vaziyetteymiş ev. Joyce ve ekibi de uyandırmaya geliyorlar.
*Geziyi organize eden ve bu konuda büyük heyecan duyan Profesör Joyce Reardon karakterinde Last Man Standing, The Bill Engvall Show, Almost Perfect, The Kominsky Method ve Becker gibi dizilerden tanıdığımız Nancy Travis‘i izliyoruz.
*The Middleman ve Dune dizilerinden hatırlanabilecek Matt Keeslar, Rose Red’in şu anki sahibi olan Steve Rimbauer isimli genç bir adamı canlandırıyor. 20. yüzyılın başlarında inşasına başlanan Rose Red, Steve’in atalarının evi. Çocukken burada garip bir tecrübe yaşamış ve uzun yıllardır bu eve ayak basmamış Steve. Joyce ile aralarında sekse dayalı bir ilişki var. Bu ilişki, Joyce’un ödeyeceği 5000 dolar, bu gezinin ardından popülaritesini artırması muhtemel evin ona kazandırabileceği para, çocukluğundaki korkuyla yüzleşme tecrübesi… Steve’in burada bulunmak için kendince sebepleri var kısacası.
*Low Winter Sun dizisinden anımsanabilecek Kimberly J. Brown, Annie Wheaton karakterine hayat veriyor. Annie, 15-16 yaşlarında bir kız çocuğu. Otistik ve aynı zamanda çok güçlü telekinetik güçlere sahip. Diziyi onun 10 sene öncesinden bir sahnesiyle açıyoruz ve bu gücüyle neler yapabileceğine şahit oluyoruz. Joyce’un bu gezisi için son derece kritik bir öneme sahip Annie. Bu yüzden diğerlerine yaptığından daha fazla ödeme yapmayı kabul ediyor onun için. O gelmezse bu gezinin istediği başarıya ulaşamayacağının da farkında Joyce.
*Two and a Half Men, Togetherness ve Yellowjackets gibi dizilerden tanıdığımız Melanie Lynskey‘yi Annie’nin ona refakat etmek üzere orada olan ve Joyce’un teklif ettiği parayı onun için harcamak üzere kabul eden destekleyici ablası Rachel Wheaton rolüyle izliyoruz.
*Magic City, Silicon Valley ve Big Love gibi dizilerden hatırlanabilecek Matt Ross, ekipteki psişik güçlere sahip diğer 5 kişiden biri olan Emery Waterman karakterine hayat veriyor. Bir ana kuzusu ve asosyal bir adam olan Emery’nin hayaletleri görme yetisi mevcut.
*24, Crossbones ve Napoléon gibi dizilerden anımsanabilecek Julian Sands, Nick Hardaway karakterini canlandırıyor. Soğukkanlı bir adam. Yeteneği düşünceleri okuyabilmek.
*Emergency! ve Lost dizilerinden anımsanabilecek Kevin Tighe, Victor Kandinsky karakteriyle karşımıza çıkıyor. Yeteneği yakın gelecekten kesitler görmek.
*Designing Women, The 5 Mrs. Buchanans ve Buddies dizilerinden anımsanabilecek Judith Ivey, Cathy Kramer karakterini canlandırıyor. Yeteneği ruhlarla yazı yoluyla iletişim kurmak.
*Bones, Animal Kingdom ve Devil in Ohio dizilerinden tanıdığımız Emily Deschanel‘i ise psişik ekibinin genç ve toy üyesi Pam Asbury rolüyle izliyoruz. Eşyalara, cisimlere dokunduğunda bir takım şeyler gördüğünü ya da hissettiğini belirtiyor. Ama bu yeteneğinin her zaman ortaya çıkmadığını söylüyor.
*Profesör Carl Miller karakterine The Winds of War, War and Remembrance, Harold Robbins’ 79 Park Avenue, The Mommies ve Pauly gibi dizilerden anımsanabilecek David Dukes hayat veriyor.
*Miller’ın Joyce’un üzerine saldığı üniversite gazetesinin yazarı Kevin Bollinger rolünde Westworld, Hap and Leonard, Perpetual Grace, LTD ve Breakout Kings gibi dizilerden tanıdığımız Jimmi Simpson‘ı izliyoruz.
*Laura Kenny, Emery’nin ayarsız annesi Kay Waterman rolüyle karşımıza çıkıyor.
*Mary Jo Dugaw ve Grimm dizisinden anımsanabilecek Robert Blanche, Annie ve Rachel’ın ilgisiz ebeveynleri olarak karşımıza çıkıyorlar. Annie’nin varlığından bir hayli hoşnutsuzlar.
*Women in Prison, Men Behaving Badly, Blue Skies, A Whole New Ballgame, Herman’s Head ve Dexter gibi dizilerden anımsanabilecek Julia Campbell, Rose Red’in ilk sahibesi Ellen Rimbauer rolünü canlandırıyor.
*I Know This Much Is True dizisinden anımsanabilecek John Procaccino, Ellen’ın kocası John P. Rimbauer rolüyle karşımıza çıkıyor.
*Tsidii Leloka‘yı Ellen’ın Afrikalı hizmetçisi, yardımcısı, arkadaşı Sukeena rolüyle izliyoruz.
*Yvonne Sciò ise 1940’lı yıllarda Ellen’ın partilerinde sıkça boy gösteren Deanna Petrie isimli bir aktris rolüyle karşımıza çıkıyor.
Diziyi izleyip bitirdim. İlk 2 bölümü başarılı buldum. Final bölümünün ise daha iyi olabileceğini/olması gerektiğini düşünüyorum. Oyuncu kadros11u yeterince cazip. Hikayede karakterlerin derinliklerine inildiği pek söylenemez. Dizideki atmosfer ise fena sayılmaz.
yorumlar
daha geçen hafta haftalardır klasörümde duran diziyi bu kadar zamandır izlemediysem herhalde artık izlemem diyerek sildiydim. şansa bak. ama genel yorumun da pek iştah açıcı değil zaten.
Bu yazı da inanır mısın 5 haftadır onaydaydı. Oluyor öyle, evet.
çok fazla çerçöp var şaşırmadım. dünyadaki her dizi bir tanıtımı hak etmiyor bence. bunu 5 hafta önce görmemiz daha mantıklı olurdu.
Ocak ayında yürüyüşe diye çıkıp bir daha bulunamayan Julian Sands, bulundu. Vefat.
The Bill Engvall Show‘u deneyeyim dedim tesadüfen karşıma çıkınca. 1.5 bölüm şans verdim. O kadar berbat bir komedi çıktı ki 5.7’lik IMDB puanının bile fazla olduğunu düşündüm.
Sezonun içine bir yerlere iliştirilecek alelade bir bölümü ilk bölüm diye koymuşlar öncelikle. Bir dizinin bir başlangıç hikayesi, çıkış noktası olur di mi? Bunun yok. Sundukları karakterleri önceden tanımalıymışız muamelesi çektiler bir nevi ayrıca. Garipti. Canlı seyirci önünde çektiklerini söylediler ki o canlı seyircileri nerden bulup ne kadar para verdilerse artık ota boka gülüyorlardı. Bu da ayrı bir rahatsızlık hissi verdi.
TBS’in yayınladığı aile komedisi türündeki bu dizi, 3 sezon sürmüş 2007-09 arasında. 8+(10+2)+10 olmak üzere toplam 30 bölüm. Bu dizinin 3 sezon sürmesi garip de asıl garip alan bu kadar az bölümlü ve bu kadar berbat bir dizinin oyuncularına bu kadar verimli gelmiş olması. Başrolde dizinin adından da anlaşılacağı üzere Bill Engvall var. Daha ziyade stand-upçı kimliğiyle tanınıyormuş kendisi ki dizi bir tek onun oyunculuk kariyerine fayda sağlamamış. Nancy Travis, 10 yıl süren Last Man Standing’i çekmiş bu diziden sonra. Graham Patrick Martin de 6 yıl Major Crimes çekmiş. Buradaki tipinden tanıması oldukça zor olan Skyler Gisondo, hem dizilerde hem de sinemada hiç fena olmayan bir kariyer yaptı. Bu dizide 17 yaşında olan ve belki de dış görünüş açısından hayatının en iyi döneminde bulunan Jennifer Lawrence ise dizinin hemen ardından büyük bir Hollywood starına dönüşmeye başlıyor.