Bugünkü yolculuğumuz 2005 yılına: Point Pleasant.

FOX’un ömrü tek sezonla sınırlı kalmış dizisini gelin daha yakından tanıyalım.

KONU

New Jersey eyaletine bağlı Point Pleasant isimli bir sahil kasabasındayız. Bir yaz mevsiminde kasabada yaşam normal akışında devam ederken okyanustan bir genç kız çıkagelir. Şiddetli bir fırtınanın olduğu bir günde okyanusta boğulmak üzere olan Christina isimli bu genç kızı sahilde cankurtaran olarak görev yapan kasabanın yakışıklı gençlerinden biri kurtarır ve kasabanın doktorunun ellerine teslim eder.

Genç kız ertesi sabah söz konusu doktorun evinde uyandığında yaz tatilini fırsat bilip okulca çıktıkları bir tekne seyahati sırasında bir kaza olduğunu ve okyanusa düştüğünü belirtir. Tek yakını olan babasının bir iş için Hindistan’da olduğunu söyleyince kendini toparlayana kadar birkaç günlüğüne doktorun ailesiyle kalmasında karar kılınır ve hikayemiz başlar.

Christina, dışarıdan bakıldığında son derece tatlı ve kibar biridir. Ama künyesinde Şeytan’ın çocuğu yazılı olan genç kızımızın bir gün kasabaya geleceği ve dünyaya karanlığı getireceği kasabada bazı kimselerce rivayet edilmekte olup bu genç kızın kendi iç savaşını vermesini müteakip ruhundaki babasından gelen karanlık tarafın mı yoksa bir insan olan annesinden gelen aydınlık tarafın mı kazanacağını hep beraber takip etmeye başlıyoruz bölümler ilerledikçe.

Bu süre zarfında kasaba ahalisinin kendi hayatlarıyla ilgili sakladıkları sırlar ortaya çıkmaya, evlilikler ve ilişkilerin kırılma noktaları belirginleşmeye, yeni aşklar filizlenmeye başlıyor ve dizinin hikayesi sadece bu doğaüstü durumla sınırlı kalmayıp başka konularla dallanıp budaklanabiliyor kolayca.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

Konu bölümünde bahsettiğimiz Christina isimli genç kıza CSI ve Miami Medical dizilerinden hatırlanabilecek Elisabeth Harnois hayat veriyor.

Christina babası bildiği kişi aslında gerçek babası olmayan, annesiyle hiç tanışmamış, bu yaşına kadar kendisi için gerçek babası tarafından kurgulanmış olan hayatı yaşamış bir genç kız. Şimdiyse kendisi için çizilen kaderi gerçekleştirmek üzere yolu Point Pleasant’a düşürülmüş. Hazır buradayken buraya çok yakın bir kasabada yaşamış olduğunu bildiği annesini bulmak derdinde Christina.

Point Pleasant’ta zaman geçirmek, hiç bilmediği güçlerini ortaya çıkarmaya başlıyor. Bu durum da bu güne kadarki yaşamını sorgulamaya başlamasına neden oluyor. Tüm bunlar olup biterken de okyanusta hayatını kurtaran genç delikanlıya gönlünü kaptırmaya başlıyor ve kasabaya daha çok bağlanıyor.

Tatlı, kibar, duygusal ve kırılgan biri Christina.


Christina’nın gerçek babasının yani şeytanın emir kulu olan, Point Pleasant’a kızın arkasından gelen ve olayların kendi planladıkları gibi gelişmesi için elinden geleni ardına koymayan Lucas Boyd karakterinde Devious MaidsDynasty ve Melrose Place gibi dizilerden yakinen tanıdığımız Grant Show‘u izleme fırsatı yakalıyoruz.

Korkusuz, son derece rahat ve kendinden emin tavırlar sergileyen, öz güven fışkıran gülümsemesi suratından pek eksik olmayan, insanları kolayca etkileyebilip onlara istediği istikamette yol verebilen, kızdırılmaması gereken bir adam Boyd.


Christina’nın hayatını kurtaran cankurtaran delikanlı Jesse Parker rolünde The Bold Type, Switched at Birth ve Mad Men gibi dizilerden anımsanabilecek Sam Page karşımıza çıkıyor.

Christina’yı ilk gördüğü andan itibaren ona karşı bir çekim oluşuyor Jesse’de. Bu arada 2 senedir beraber olduğu bir kız arkadaşı var.

İyi kalpli, sorgulayıcı, gözü pek bir karaktere sahip Jesse.


Christina’yı evinde misafir eden kasaba doktoru Ben Kramer karakterini Desperate HousewivesThe Sentinel ve Harper’s Island gibi dizilerden tanıdığımız Richard Burgi canlandırıyor.

İki kızından birini yaklaşık 2 yıl önce kaybetmiş Ben. O vakitten beri savruk bir şekilde yol alan ailesini ayakta tutmaya çalışan bir aile babası kendisi. Karısı kendisini uzun süredir dış dünyaya kapatmış ve ondan uzaklaşmış durumda. Christina’yı misafir etme konusuna biraz soğuk baksa da karısının ve kızının ısrarlarıyla kabul ediyor ve elinden geldiğince Christina’ya yardımcı olmaya çalışıyor.


Ben’in karısı Meg Kramer rolünde Teen Wolf, The Vampire DiariesDear John gibi dizilerden hatırlanabilecek Susan Walters karşımıza çıkıyor.

Meg, büyük kızı Isabelle’in henüz 17 yaşındayken vefat etmesinin ardından akıl ve ruh sağlığı ile ilgili problemler yaşamış, kendini insanlardan büyük ölçüde soyutlamış ve yaşam enerjisini kaybetmiş. Christina’nın misafirliği Meg’e iyi geliyor. Onunla kaybettiği kızının boşluğunu doldurmaya çalışıyor ve yas havasından çıkıp dünyayla yeniden haşır neşir olmaya başlıyor bu sayede.


Ben ve Meg’in hayattaki kızları Judy Kramer rolünde Women’s Murder Club ve Battle Creek dizilerinden anımsanabilecek Aubrey Dollar‘ı izliyoruz.

Judy de Christina’nın misafirliğinden en az Meg kadar mutluluk duyuyor. Arkadaş çevresi çok geniş olmayan bir genç kız Judy ve Christina’nın arkadaşlığı hoşuna gidiyor. Christina’nın kasabayla tanışmasına ve kaynaşmasına elinden geldiğince yarımcı olmaya da çalışıyor. İyi kalpli, neşeli, güleç bir kız Judy.


Jesse’nin kız arkadaşı Paula Hargrove karakterine Harper’s Island dizisinden hatırlanabilecek Cameron Richardson hayat veriyor.

Paula, kasabanın gözde kızı. Güzel, seksi, popüler ve zengin. Jesse’nin kız arkadaşı olmaktan mutlu ve Christina’nın varlığından rahatsızlık duyuyor.


Paula’nın annesi Amber Hargrove rolünde SequesteredBirds of Prey ve Beverly Hills, 90210 dizilerinden anımsanabilecek Dina Meyer‘ı izleme fırsatı yakalıyoruz.

Erkekleri peşinden koşturan, kızları kıskandıran, kasabanın en gözde kızıymış gençliğinde. Hala da çok alımlı bir kadın ve istediği erkeği elde edebilecek potansiyelde. Ama şu sıralar kafayı Ben’e takmış durumda.

Kasabada emlakçılık yapan, bekar bir kadın Amber.


Jesse’nin kasabada şeriflik yapan babası Logan Parker rolünde CSI, Burden of Truth ve Veritas: The Quest gibi dizilerden anımsanabilecek Alex Carter‘ı izliyoruz.

Kolayca sinirlenebilen, eşi söz konusu olduğunda epey kıskanç bir adam Logan.


Jesse’nin annesi Sarah Parker rolünde Coach, Jericho, Aquarius ve Crash dizilerinden hatırlanabilecek Clare Carey karşımıza çıkıyor.

Sarah, kendisini kiliseye adamış bir kadın.


Jesse’nin en yakın arkadaşı Terry Burke rolünde Brent Weber‘i izliyoruz.

Terry, Jesse’nin sevgilisi Paula’ya aşık ve her fırsatta bu durumu Paula’ya belli ediyor Jesse’den gizli gizli.

Bakmakla yükümlü olduğu yatalak bir babası olan, hırslı bir genç Terry.


Yukarıda saydığımız kadrolu karakterler dışında tekrar eden rollerle izlediğimiz karakterler ise şunlar:

-Christina’nın kim olduğunun farkında, genç bir rahip olan Peder Tomas rolünde Marcus Coloma‘yı izliyoruz.

-Boyd’un yaveri Wes karakterini Men at Work, Buffy the Vampire Slayer ve Altered Carbon gibi dizilerden anımsanabilecek Adam Busch canlandırıyor.

-Terry’nin babası David Burke rolünde John Diehl‘ı izliyoruz.

Peder Matthew rolünde Ned Schmidtke‘yi izliyoruz.

-Boyd’un unutamadığı aşkı Holly karakterine Elizabeth Ann Bennett hayat veriyor.

-Ben ve Meg’in vefat eden kızları Isabelle rolünde Arrow, Ice ve The Unit dizilerinden tanıdığımız Audrey Marie Anderson karşımıza çıkıyor.

Bunların dışında Aaron PaulDana DavisMatt LanterJames MorrisonSteven BrandJon HammNeil Hopkins ve Robert Knepper gibi birçok tanıdık simayı da bir veya birden fazla bölümde konuk oyuncu olarak izleme fırsatı yakalıyoruz dizide.

DİZİYLE İLGİLİ BİLGİLER

Point Pleasant, 2005 yılının kış aylarında yayınlanan 8 bölümünün ardından düşük reytinglerinin sonucu olarak yayından çekilmiş. Aynı yılın yaz aylarında sezon toplu olarak DVD ortamında sunulunca izleyicileri geri kalan 5 bölüme de ulaşabilmiş.

UnReal, Sharp Objects ve Girlfriends’ Guide to Divorce‘un da yaratıcısı olan Marti Noxon ile John J. McLaughlin, dizinin yaratıcıları konumunda. Yapımcı kadrosunda bu ikili dışında Marty AdelsteinNeal H. MoritzDawn ParouseBen Edlund ve Andrea Newman gibi isimler bulunuyor.

Gizem ve gençlik dizisi soslu doğaüstü bir drama olan Point Pleasant’ın bölüm süreleri ise 43-45 dakika aralığında.

YAZARIN NOTU

Tesadüfen fark edip izlediğim dizi, 2000-2010 arası dönemin o özlediğim havasının hasretini giderme imkanı tanıdı bana. Hikayesi tanıdıktı ama akıcı ve sürükleyiciydi de. Kadrosunda birçok tanıdık simayı bulundurması en önemli artılarından biri konumundaydı. Başka dizilerden de çok sevdiğim Grant Show’u ve Dina Meyer’ı izlemesi özellikle keyifliydi diyebilirim. Susan Walters, Aubrey Dollar, Cameron Richardson ve Elizabeth Ann Bennett da varlıklarından en çok memnun olduğum diğer isimler konumundaydı. Ucu ise sezon finali tadında bitti. Elbette tamamen kapalı değil ama izlenebilir durumda.

Benim dizi ile ilgili söyleyeceklerim bunlar. İzlemek niyetinde olanlara iyi seyirler.

JENERİK