The Boys – Tanıtım
227 yorum pirate 02 Ağustos 2019 08:43
Amazon, 26 Temmuz 2019 tarihinde bir çizgi roman uyarlaması olan The Boys dizisini bizlerle buluşturdu.
Aynı isimli çizgi roman serisinin ilk sayısı 2006 yılında yayınlanmış. Yazarı Garth Ennis, çizeri Darick Robertson olan söz konusu çizgi roman serisini televizyona uyarlayan kişiler ise Evan Goldberg, Eric Kripke ve Seth Rogen üçlüsü. Kripke, dizinin yürütücüsü (showrunner) konumunda. Goldberg-Rogen ikilisine yapımcı koltuğunda Neal H. Moritz, Anne Cofell Saunders, Darick Robertson, Craig Rosenberg, Rebecca Sonnenshine ve Philip Sgriccia gibi isimler eşlik ediyor.
2. sezon onayını daha ilk sezonu başlamadan cebine koyan The Boys‘un ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor. Dizinin bölüm süreleri ise 55-66 dakika arasında değişmekte.
KONU
Hikayemiz Hughie Campbell isimli sıradan bir gencin çok sevdiği kız arkadaşının A-Train isimli bir süper kahramanın büyük dikkatsizliği sonucu öldürülmesiyle başlıyor. Akabinde Billy Butcher isimli bir adam Hughie’nin kapısında beliriyor ve ona intikam fırsatı teklif ediyor. Sonrasında da kötü görünümlü iyilerle iyi görünümlü kötülerin amansız mücadelesi başlamış oluyor. Elbette o kötü ve iyi çizgilerinin çoğu karakterde siyah veya beyaz değil de gri olduğunu söylemek mümkün.
Karakter tanıtımlarına geçmeden önce birkaç cümleyle genel ortamı tasvir etmeye çalışayım isterseniz.
ABD’nin genel politikasının orta yerinde konumlanmış Vought isimli özel bir şirket var. Ülkedeki sayıları 300’ü bulan süper kahramanları bünyesinde bulunduran Vought, bu süper kahramanları siyasetçilere karşı koz olarak kullanmakta. ‘Her şehre bir süper kahraman‘ sloganına sahip şirket, bu süper kahraman işini çok büyük bir endüstri haline getirmiş durumda. Yüksek bütçeli sinema filmleri, reklam filmleri, fuarlar falan sömürünün dibine vuruyorlar. Haliyle olay süper kahramanlıktan çıkmış durumda. Süper kahramanlık yapan süper kahramanlardan ziyade süper kahraman gibi görünmeye çalışan kişiler görüyoruz. Halka ve basına karşı verilecek imaj, birincil gündem maddesi konumunda. İnsanları kötülerden korumak ise çok çok arka plana itilmiş bir ayrıntı durumunda.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Karakterleri 3 grupta toplamaya çalışacağım. Bu 3 grup; The Boys, The Seven ve diğerleri olacak. İlk olarak The Boys mensupları ile başlıyoruz. Dizide söz konusu grubun henüz The Boys ismiyle anılmadığını belirtmeden geçmeyeyim.
=Hughie Campbell=
Babasıyla beraber yaşayan, sıradan bir işi ve sıradan bir hayatı olan, ılımlı bir adam Hughie. Hayatındaki tek parlak ışık olan kız arkadaşı Robin (Jess Salgueiro) trajik bir şekilde öldürülünce hayata karşı olan ılımlı bakış açısını sorgulamaya başlıyor karakterimiz. Robin’in ölümüne sebep olan A-Train’in gerçek manada üzgün olmadığını görüşü ve süper kahraman karşıtı Billy Butcher’ın verdiği gazlar sonrasında bu sorgulama durumu hız kazanıyor. Hughie, çok geçmeden kendisini bir savaşın ortasında buluyor.
Hughie, göze çarpan herhangi bir yetisi olmayan ama teknoloji konusunda az buçuk bilgi sahibi , zeki, iyi niyetli, daha önce hiçbir şey için savaşmamış, son derece normal bir insan.
Karaktere Vinyl dizisi ile The Hunger Games film serisinden anımsanabilecek Jack Quaid hayat veriyor.
=Billy Butcher=
The Boys’a liderlik eden kişi. Eski bir CIA mensubu. Yıllar önce başından trajik bir olay geçmiş ve bu olay sonrasında süper kahramanları yok etmek hayattaki tek misyonu haline gelmiş. Bu misyonu Homelander isimli süper kahramana karşı duyduğu takıntılı öfkesinden güç alıyor. İntikam duygusu gözünü kör etmiş durumda. İnsani duyguları ise körelmiş vaziyette. Kurnaz, karizmatik, korkusuz ve son derece acımasız.
Karakteri Almost Human ve Xena: Warrior Princess dizileri dışında The Lord of the Rings ve Star Trek film serilerinden tanıdığımız Karl Urban canlandırıyor.
=Frenchie=
Billy’nin yeni inşa ettiği ekibe katılan 3. kişi Frenchie. Billy ile geçmişte de ekip olarak hareket etmişler ama bir süredir görüşmüyorlarmış. Şimdilerde kara borsada silah satıcılığıyla meşgul. Bir takım yetenekleri onu Billy için değerli kılıyor. Geçmişte büyük acılar çekmiş, genel olarak öfkeli, dürtüleriyle hareket eden bir adam Frenchie.
Karaktere When Heroes Fly, Bnei Aruba ve Fauda gibi dizilerden aşina olduğumuz İsrailli aktör Tomer Capon hayat veriyor.
=Mother’s Milk (MM)=
Billy’nin yeni inşa ettiği ekibe katılan 4. kişi Mother’s Milk . Billy ve Frenchie ile beraber geçmişte de ekip olarak hareket etmişler. Sonrasında yolları ayrılmış. Özellikle Frenchie ile pek anlaşamıyor.
Ekipten ayrıldıktan sonra hayatını bir düzene koymuş MM. Hayatının aşkıyla evli, mutlu ve çocuklu. Bir ıslahevinde gardiyanlık yapıyor ayrıca. Billy onu göreve geri çağırınca ilk başta rayında giden hayatını bırakmak istemiyor doğal olarak ama Billy onu da ikna etmeyi başarıyor.
Karakteri L.A.’s Finest, The Mysteries of Laura ve Breakout Kings gibi dizilerden tanıdığımız Laz Alonso canlandırıyor.
=The Female/Kimiko=
Ekibimiz bodrum katındaki bir kafeste esir haldeyken tanışıyor onunla. İlk başta kimin nesi olduğu bilinmiyor. Konuşmuyor, kimseye güvenmiyor, büyük işkenceler görmüş ve korkmuş durumda, ilkel tepkiler veriyor. Oldukça yırtıcı biri ve tam bir ölüm makinesi. Zaman ilerledikçe kadının isminin Kimiko olduğunu ve başından neler geçtiğini öğreniyor ekibimiz ve The Boys’un 5. üyesi gibi bir şey oluyor kendisi.
Karakteri Karen Fukuhara canlandırıyor.
The Boys’u bitirdik ve geçiyoruz The Seven üyelerine. Ülkedeki 300’e yakın süper kahraman arasından en prestijli 7 tanesinin seçildiği elit bir süper kahraman grubu The Seven.
=Starlight=
Asıl adı Annie January olan toy, naif, samimi, iyi niyetli, heyecanlı bir genç kız. The Seven’da 1 kişilik yer açılınca bu yeri ona emanet ediyor Vought şirketi. Küçük bir şehirden New York gibi büyük bir şehre gelen, henüz hayata karşı saf bakış açısı bozulmamış, güzel ve tatlı bir komşu kızı tasviri Annie.
Alıştığımız süper kahraman tasvirine en çok uyan kişinin Annie olduğunu söyleyebiliriz gönül rahatlığıyla. İnsanlara yardımcı olmak ve dünyayı kurtarmak gibi birincil emelleri var. The Seven’a katılmak onun en büyük rüyasıymış; The Seven’ın bazı üyeleri ise çocukluk kahramanları. Büyük hayallerle The Seven’a katılan Starlight, orada karşılaştığı ortam sonrası en büyük kabusu içerisinde debelenmeye başlıyor. Kendinden ödünler vererek yozlaşmışlık içerisinde kaybolmak ve kendini yeniden bulmak arasında yorucu bir yolculuğa çıkıyor.
Starlight’ın özel yeteneği ise gözlerinden çıkan ışıkla insanları yok edebilmesi. Normal bir insandan çok daha kuvvetli olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.
Starlight karakterinde Red Widow ve Jessica Jones dizileri dışında Blood Father, The Kings of Summer, The Miracle Season ve Crawlspace gibi sinema filmlerinden de hatırlanabilecek Erin Moriarty‘yi izleme şansı elde ediyoruz.
=Homelander=
The Seven’ın egosu tavan seviyelerde olan, acımasız ve psikopat lideri. The Seven’ın geri kalan üyeleri dahil herkes ondan çekiniyor. Halka ve basına karşı ise pozitif bir imaj çiziyor elbette. Yaşayan en büyük süper kahraman olarak lanse ediliyor. Tıpkı Superman gibi uçabiliyor, duvarların ötesini görebiliyor, gözlerinden çıkan lazerle ortalığı yerle bir edebiliyor ve hiçbir silah ona zarar veremiyor.
Queen Maeve’in eski sevgilisi Homelander. Şu anda ise The Seven’ın operasyon sorumlusu ve basın yüzü Madelyn Stillwell’e garip bir seviyede takık durumda.
Karaktere Banshee ve American Gothic dizilerinden tanıdığımız Yeni Zelandalı aktör Antony Starr hayat veriyor.
=A-Train=
Çok hızlı koşabilme yeteneği var. The Flash’tan alışkın olduğumuz üzere ‘Yaşayan en hızlı insan’ olarak lanse ediliyor. Şimdilerden ona meydan okuyan yeni biri var ve bu durum onu güvensiz ve endişeli hissettiriyor. Söz konusu unvanını kaybetmemek için her şeyi yapmaya kararlı bir vaziyette. Aşırı derecede sığ ve bencil biri. Verdiği zararlar için de suçluluk hissi taşıdığı söylenemez.
Karakteri Survivor’s Remorse dizisinden hatırlanabilecek Jessie T. Usher canlandırıyor.
=Queen Maeve=
Starlight ekibe katılmadan önce ekibin tek kadın üyesi olan Queen Maeve, küçük kızlar için tam bir rol modeli konumunda ülkede. Eskiden tıpkı Starlight gibi idealistmiş ve insanlara yardım etmeyi severmiş ama şu an sahip olduğu noktaya çıkarken bu yolda birçok ödün vermek zorunda kalmış kendinden. Üzerinde genel bir yorgunluk hali ve hayal kırıklığı durumu var. Bunu gizlemek için de alaycı bir üslupla kabuğunun altına saklamış durumda gerçek karakterini. Queen Maeve’in özel yeteneği bir kaya kadar sert oluşu. Duygusal açıdan böyle olmadığını düşünürsek iyi bir tezat durumu var ortada.
Karaktere The Astronaut Wives Club, Hell on Wheels, The Last Tycoon ve House of Cards dizilerinden tanıdığımız İrlandalı aktris Dominique McElligott hayat veriyor.
=The Deep=
Ekipte kimsenin pek sallamadığı bir süper kahraman The Deep. ‘Denizlerin en hızlı insanı’ ve ‘Balık Adam’ olarak da anılıyor. Balıklarla iletişim kurabildiğini iddia ediyor. Ekibe pek bir katkısı yok. Sadece görüntü için orada. Pek sallanmadığının da farkında olduğu için yüzeysel takılıyor.
Karakteri Gossip Girl ve Blood & Oil dizilerinden tanıdığımız Chace Crawford canlandırıyor.
=Black Noir=
Ekibin kendi halinde olan, hiç konuşmayan, esrarengiz üyesi. Sürekli olarak yukarıdaki fotoğrafta da gördüğümüz üzere yüzü dahil vücudunun hiçbir açık noktasını göstermeyen kıyafetiyle dolaşıyor. Dövüş sanatlarında usta.
Karakteri Nathan Mitchell canlandırıyor.
*Ekibin 7. ve son üyesi olan Translucent karakteri ise Alex Hassell tarafından canlandırılıyor. Translucent, tamamen çıplak olduğunda tamamen görünmez olabilme yeteneğine sahip. Meraklı ve röntgenci yapısıyla öne çıkıyor.
=Madelyn Stillwell=
Vought şirketinin başkan yardımcısı, The Seven’ın operasyon sorumlusu ve basın yüzü. Şirkete maksimum güç ve karlılık sağlamak için mücadele veriyor. Şirketin bünyesindeki süper kahramanlar da onun pahalı oyuncak koleksiyonunun parçaları konumunda. Son derece manipülatif biri. Bu özelliğiyle hem halka ve basına yön veriyor hem de önemli siyasetçileri avucunun içine alıyor. Bunların dışında bekar bir yeni anne kendisi.
Madelyn Stillwell karakterinde CSI dizisi dışında Leaving Las Vegas, Hollow Man, The Karate Kid gibi sinema filmlerinden aşina olduğumuz Elisabeth Shue‘yu izleme fırsatı yakalıyoruz.
NCIS, Samantha Who?, Mistresses ve Blue Bloods gibi dizilerden aşina olduğumuz Jennifer Esposito‘yu CIA ajanı Susan Raynor karakteriyle izliyoruz dizide tekrar eden bir rolle. Susan ile Billy’nin tanışıklıkları Billy’nin CIA’de çalıştığı dönemden geliyor. Uzun yıllardır görüşmemişler ve Susan’ın Billy’yi pek iyi hatırladığı söylenemez. Billy’nin bir konuda yardım istemek üzere onu ziyaret etmesiyle tanışıyoruz karakterle.
Yukarıda saydığım isimlere ek olarak tekrar eden rollerle veya konuk oyuncu olarak karşımıza çıkan diğer bazı tanıdık simalar ise şunlar: Jess Salgueiro, Ann Cusack, Simon Pegg, Colby Minifie, Christian Keyes, Brittany Allen, Malcolm Barrett, Nicola Correia-Damude, David Andrews, John Doman, Haley Joel Osment, Laila Robins, Jim Beaver, Giancarlo Esposito ve Shantel VanSanten.
YAZARIN NOTU
Diziyle ilgili çok büyük bir beklentim yoktu başına otururken dürüst olmak gerekirse. 1-2 bölüm izler ve vedalaşırım büyük ihtimalle gözüyle bakıyordum hatta. Lakin çok fena yanılmışım. Şu ana kadar izlediğim en iyi süper kahraman temalı diziyi buldum karşımda. Hikaye akışının derli topluluğundan çekimlerin kalitesine, kostümlerden kast seçimlerine ve oyuncu performanslarına kadar her şey çok iyiydi. Bayıla bayıla izledim her yönüyle.
Süper kahraman kavramına farklı bir bakış açısıyla yaklaşan dizi yer yer eğlendirdi, yer yer de heyacanlandırdı. Son derece akıcı ve sürükleyiciydi. Uykudan önce ve uykudan sonra olmak üzere 2 oturuşta oldukça motive bir şekilde tüm sezonu afiyetle hüplettiğim The Boys’ta emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.
Kadrosu genel olarak çok iyiydi ama benim radarımda öne çıkan birkaç ismi belirtmek gerekirse Karl Urban, Tomer Capon, Elisabeth Shue, Antony Starr ve Erin Moriarty’yi sayabilirim herhalde. Bu sezon biraz arka planda kalan Dominique McElligott’tan 2. sezonda beklentim büyük bu arada. Chace Crawford’un karakteri The Deep’e sezon içerisinde bir sürü şebeklik yaptırıp onu sevdirmeye çalışsalar da sezonun en başında yapmış olduğu malum şeyden ötürü soğuk yaklaştım hep karaktere. Ne iyi bir kötü ne de sempatik olabildi. Tamamen gereksiz bir tiplemeydi bana göre.
Sezonun en iyi işlerinden biri olduğunu düşündüğüm dizi için puanım: 9/10
Bir an önce izleyin ve izletin efendim. Pişman olmayacaksınız.
yorumlar
Deep’in film sahneleri ve NRA göndermeleri güzeldi.
Sezondan ne istiyorsam sırasıyla oluyor, özellikle Homelander konusunda.
Asıl kötünün Vought olması sebebiyle bu sezon Homelander-Butcher birleşmesi gelecek gibi, merak ediyorum oraları.
Homelander’ın sonda patlayıp o konuşmayı yapması da güzeldi. Tabii intihar sahnesini izlemek de güzeldi, bu manyağın kızı zorla aşağı attıracağı belliydi.
2 sezondur Antony Starr ödüllerde öne çıkmalı diyorum. Yine böyle bir performansla geldi. Sadece tek nota ile oynamayı seçebilirdi ama çok daha fazlasını sergiliyor. Konuşma yaptığı son sahnedeki mimikleri mesela, çok iyi iş çıkarıyor.
@Vesper Bu sene de şansı tutmayacak bence (galiba zaten takvimden kaçırıyor) ama seneye Bob Odenkirk, Sterling K. Brown ve Jason Bateman olmayacağı için yer açılmalı artık Antony’e.
S03E03
Geçen bölüm Deep’in filminin fragmanındaki oyuncunun Billy Zane olduğunu sonradan fark ettim Kendisini izlemeyeli kim bilir kaç yıl olmuştu.
Arada kaynamasın dizide en bayıldığım karakterlerden biri de Ashley. Dizinin ilk bölümünden beri karakteri çok güzel hazırladılar. Colby Minifie dizinin gizli starlarından.
Son sahne güldürdü ama mide kaldıran sahne konusunda yine şaşırtmadılar, ah Deep ah.
Black Noir’ın asıl kimliğini öğrenmeyi hiç beklemiyordum, büyük sürpriz oldu.
Masum insanları tehlikeye atıp atmayacağı sorulduğunda Butcher’ın ”bu soruyu sorduğun için ikimiz adına da utanıyorum” demesi güzeldi. Yani Mallory bu adamı hiç mi tanımadın.
Soldier Boy sahnelerinin artması güzel.
* Müzikal bölüm olmamış da uzun bir müzikal performans dahil etmişler desek daha doğru. Bir anda dizi ton değiştirdi resmen ^.^
* Gittim o mu diye önce IMDb’ye (henüz eklenmemiş) hem de Twitter’a baktım. Oymuş.
+
Şu noktada Starlight ile Hughie’nin ayrılmasına takılamadım. İnsan tarafının bu güç denemeleri nereye varacak bakalım.
Diziye 2 sezondur zaten bayılıyorken bir de Jensen Ackles gibi en sevdiğim oyunculardan biri katıldı. O yüzden bu sezon yaşanacaklar konusunda bir ayrı heyecan var. Bu bölüm de çok güzeldi, bazı şeyleri fragmandan bekliyorduk ama son kısımlar sürpriz oldu.
A-Train reklama başladığı anda Kendall Jenner-Pepsi kısmı geliyor dedim. Çünkü The Boys yazarlarının böyle bir fırsatı atlamaları mümkün değildi. Bu sezon Tucker Carlson Fox News kısımları da fazlasıyla var.
Sonda
Neyse en azından 16 yaş ile ilgili şarkısından kurtulmuş olduk.
Kimiko konusunda bir şeyler olacağı belliydi ama ölmesini falan istemem. Hughie de temp V almaya başladı, çizgi romanların başındaki yerlerine dönmüş gibiler.
Bölüm müzikal değilmiş, iyi olmuş böyle olması. İlk bölüm de zararsız benzer bir sahne olmuştu.
CEO
Maeve bu sezon az görünüyor derken
Lindsey Graham’ın da adını geçirdiler arada.
Soldier Boy ile anlaşma yapmaları iyi oldu, kalan 3 bölüm daha keyifli geçecektir. Ayrıca patlama gücünün yanında Ruslar ekstra bir güç daha eklemiş gibi duruyor. Kahramanlar Amerikalılardan geldiği için karşısındakini normal insana çeviren bir Soldier Boy yaratmışlar.
Bunlar yerli dizi çekmesin ya, caydım ben.
Verdiği cevaba bak, buna iyi sövülür de neyse.
Cuma günkü bölümde çizgi romanın “Herogasm” cildini kullanmışlar. Hatta Twitter’daki Herogasm hashtaginin ikonuna şunu koymak istemişler de Twitter izin vermeyince hesabın profil fotosu yapmışlar.
306, dört farklı ülkede yasa dışı olduğundan yayına girmesi için bir kısmını kesmeleri gerekmiş (Eric Kripke’nin dediğine göre).
Bunlar da fırsatını bulmuşken iyi dalgasını geçiyorlar.
Bu sene Peacemaker izledikten sonra Boys’a geçince bu tarz dizilerden olan beklentilerim iyice oturdu kafamda. Dolayısıyla Boys’un bu sezonu bana henüz hiçbir şey veremedi.
Ben daha izlemezken yorumlari takip ederken sogudum. Ilk sezonu bastan alip maraton hevesim vardi sifirlandi.
Maratonu boş ver bence zaten. Az çok bir şeyler hatırlıyorsundur nasılsa. 301’den giriver, gidip gitmeyeceği belli olur zaten.
ben 2 yi bile izlemedim. ama tondaki değişimler hiç ilgimi çekmiyor. ilk sezonda sundukları şeyle epey oynamışlar gibi duruyor.
* Girişteki videoya dahil olan konuk oyuncular
* Düşündüğüm kadar abartmadılar ama absürt bir sürü şey de vardı. Umuma açık denebilecek bir yerde izlemenizi tavsiye etmem, dermişim ^.^ Prime Video TR’nin özellikle alınacağı bir şey yok gibi geldi, The Boys’un kendi ayarında bir bölüm aslında ama 60:42 şeklinde yayınlamadıysa şaşırmam.
Gelelim asıl konuya:
+ Bir noktada Homelander vs. Soldier Boy bekleniyordu zaten. İçine Butcher ve Hughie de girdi. Bu ilk round gibi bir şey oldu tabii, kalan 2 bölüm içinde bir tur daha izleriz. Herkes artık birbirinin farkında üstelik.
Soldier Boy bir şekilde ölür, Homelander’ın imajı berbat olsa da bir şekilde yırtabilir mesela.
+ Annie’nin sonda yayınladığı itiraf videosu iyi oldu. Ortalığın biraz daha karışması lazımdı.
+ Kapanışa doğru A-Train ölse mi artık? Sıkıldım ben bundan. Yola sürte sürte adam öldürmesi biraz ilginç oldu tabii. Kolunu sakatlamasından yürürler belki.
+ Oraya kadar gitmişken TNT ikizleri ölsündü zaten. Dikkat etmedim de Noir’den başka kim kaldı acaba? Ayrıca Soldier Boy’un Bill Cosby laflarına biraz gülmedim değil. Biri şunu bilgilendirsin
Bu sefer ilk bölümdeki gibi bir sansür uygulamamışlar. 2 versiyondan “ahlaklı” olanını yayınlamışlar. Ya VPN ile başka Amazon’a ya T’ye ya da malum ortamlara gidin.
https://twitter.com/bluenchanter/status/1540291833388998658
Şimdi
Gunpowder’ı Butcher halletti.
Noir kaçışta.
Bir tek Mindstorm’un durumu belli değil sanırım.
Son 10-15 dakikası keyifliydi. Malum şeyde güldüğüm yerler olmadı değil. Evet,
Yani
herhalde. Çıkıp
fazlaymış.
Nasıl gidecek ve bitecek sezon merak ediyorum.
3.sezon zaten güzel gidiyordu, bir de üstüne dizinin en iyi bölümünü getirdiler 2.sezon finali de çok özeldi ama bunun sonları bir ayrıydı. Sezon finali falan da değil. O kadar çok olay oldu ki, takip etmekte zorlandım.
Tabii ilk önce Herogasm konuşulmalı Çok çok fazla olay oluyordu, bir sürü detayı da kaçırmışımdır. Baştaki yazı da güldürdü. Kaç gündür bunun reklamını yapıyorlardı. Başka dizi olsa beklentiyi yükseltir hayal kırıklığına uğratırdı. The Boys 3 sezondur ne vaat ediyorsa başarıyla yerine getiriyor. Herogasm sahneleriyle eğleniyorduk sonra bölümün devamı
Homelander
Hughie ve Annie’nin arasındaki belki de en önemli konuşma
Ashley’nin A-Train’e patladığı sahne çok güzeldi.
Deep ben sana daha ne diyeyim bilmiyorum. Zaten bölümün başındaki yazıdaki bir yerin bu piç yüzünden yazıldığını tahmin ediyordum. Hiç şaşırtmıyor.
Bill Cosby muhabbeti de arada kaynamasın
O kadar olay oldu derken bir de son sahne geldi.
Şu sezonun bitimine sadece 2 bölüm kalması canımı sıkıyor.
3×06
Bu bölüm sezonun net zirvesiydi. Nihayet bazı hikaye yollarından çıkılıyor, yeni yollara giriliyor. 5 bölüm mıy mıy da mıy mıy ilerledikten sonra böyle bir şok dalgası gerekiyordu.
Son kısma kahkaha attım, bugün bir süre buna gülerim.
– Tek eksiğimiz Homelander’ın Soldier Boy’un oğlu çıkmasıydı zaten Butcher’ın olası saldırısını bu baltalayacaksa ben varım.
– Temp V’yi 3-5 kez kullanınca öldürüyor ama Butcher’ın durmaya niyeti yok. Ok.
– Maeve, tahmin edildiği gibi ölmemiş. Starlight, Homelander’ı ifşa etti. Mindstorm da gittiğine göre geriye Noir kaldı. Soldier Boy’un geçmişte etkisiz hale getirilişini animasyonla atlatmaları da cabası ^:^
Jensen Ackles sahneleri çok hoşuma gidiyor, Supernatural tarzı bagaj sahnesi de gözden kaçmadı.
Son sahneye şaşırmadım çünkü geçen bölüm
Fakat geçen sezondan hatırlatmam gereken bir ihtimal var.
Black Noir konusunda çok önemli sahneler vardı.
Maeve’i kurtarsalar artık. Butcher son sahnede şaşırtmadı, bari tek başına ölmeyi göze alsaydı da Hughie’yi arkada bıraksaydı. Butcher 5 doz, Hughie 4 doz kullandı gibi görünüyor.
Soldier Boy’un seni Connery gibi tokatlarım repliği
Paul Reiser’ın sahneleri kısa, keşke daha fazla görünse, adamı seviyorum. A Train
Bu hafta “Soldier Boy ve teyzeler” ve “The Deep ve ahtapot” kısımlarının öteki versiyonunu vermişler. Çıplak Hughie’ye dokunmamışlar nedense.
Bölüm keyifliydi bu arada. Bizim üçlü zaten kendilerini izlettiriyorlar ama hem Black Noir hem Kimiko, Frenchie ve Annie tarafı güzeldi.
MM’in
iyi hissettirdi
Malum yere güldüm
Bu
Paul Reiser’ı pek seviyorum. Olduğu dizi ya da filmlerde ister az ister çok gözüksün, varlığı yetiyor.
Düşündüğümden bir tık daha az olay çıktı gibi ama sonlara doğru bir sürü şey de oldu. Gelecek sezona malzeme kaldı da sayılabilir. Döndüğünde üstüne bakarız nasılsa.
– Black Noir’i Homelander halletti.
– Soldier Boy ve Homelander, düşündüğüm gibi birbirlerine girdiler. Ne baba travmasıymış kuzum… Benim kafamdaki eksiklik Ryan çıktı. Onun dahil olmasıyla işler karıştı ama herkesin herkese girmesine yaradığı da iyi oldu ^.^
– Soldier Boy rolünün tek sezonluk olduğunu düşünüyordum zaten. Karakter çıktığı yere döndü. Jensen de Big Sky’a geçtiydi. Diğer “kurban” Maeve çıktı. Homelander, tek gözünü alınca belki gelecek sezon korsan gibi dolanır demiştim zaten. Ama öldüğüne de inandıydım güya. Ölmemiş ama karakterin sonuna geldik gibi bir şey oldu.
– Butcher’ın güya 12-18 ay kadar ömrü kaldı. Dizinin finalinde ölür belki ya da başka bir şey bulurlar.
– Homelander’ın her şeye rağmen imajında pek bir bozulma olmamasına ne desem bilemedim. Şunca şeye rağmen Deep ve A-Train de devam. Karısının Deep’i kötülemesi pek de sorun değil herhalde. Starlght, zaten Voight’ı bırakmıştı.
Gelecek sezon Dakota ile uğraşacaklar gibi duruyor. Homelander ve haliyle Ryan da cabası. Ok, bye.
Sonuç itibarıyla
Yani o
Evet,
Soldier Boy’un kendisine söylediklerine katılmıyor değilim (güldüm Allah affetsin) ama onun yetiştireceği bir Homelander’ın kendisinden bir farkı olmayacağı kesin. Canım sen de arızanın tekisinin, senin baban da belli ki it yerine koymuş seni, çok farklı bir şey yetiştiremezdin yani.
Kapışmalarını görmek isterdim.
Yani
A-Train, abisinden ve Homelander’dan siktiri yedi. O dövüşte neredeydi acaba?
Black Noir, şimdi öldü mü yani? Bu karakteri bu kadar kolay harcamaları üzücü. Ulan Homelander, o ekipte yanında olacak tek kişiyi öldürdün.
Soldier Boys elimizin altında kalsın, ileride lazım diye kutuladılar yine. 4’te olmaz ama 5’te görürüz sanki.
Butcher’ın fazla ömrü kalmamış. Ya bir yolunu bulurlar ya gerçekten ölür finalde.
Homelander’ın yanına kafa patlatan ablayı da yeni düşman olarak eklediler.
Sezon finali beklentimi tam (pek) karşılayamasa da geçen sezona göre daha keyifli bir sezon geçirdik. Başından oldukça memnun kalktım. Döndüğü zaman görüşürüz artık.
Amazon yüzünden VPN açıp izledim diziyi. Başka bir versiyonluk pek sahne görmedim ama bilemiyorum, belki kesmişlerdir yine bir şeyleri.
Güzel bir sezon finaliydi aslında ama işler pek umduğum gibi gitmedi.
Noir için de üzüldüm onun da Soldier Boy ile kapışmasını izlemek isterdim aslında.
Maeve ölseydi bozulacaktım ama karaktere de final yaptılar sanırım umarım görmeye devam ederiz. Güçlerini kaybetmesi kötü oldu ama sessiz kıza yaptıkları gibi tekrar kazanabilir bence.
Gelecek sezonda görüşürüz, ben sevdim bu sezonu da.
Söylenecek çok şey var ama umarım sokakta biri parfüm şişesi bulup kullanmaz
İlk sezonu da sevmiştim ama 2. ve 3.sezonu ile The Boys en sevdiğim dizilerden biri, bu sezona 8 bölüm yetmedi mesela. Sezon finali güzeldi ama sezonun en iyi bölümü 6.bölümdü. Sezon finalinin sonlarında kim ne karar verecek kaosu güzeldi, mesela
Soldier Boy’un Homelander’a saydırdığı sahne çok hoşuma gitti, Butcher da benim gibi arkada gülüyordu zaten.
Ben son bölümde Soldier Boy ve Homelander birleşmesi görürüz bizimkiler mahvolur diyordum, o hariç her şey oldu. Hatta bir sahnede Butcher ve Homelander’ın aynı anda lazer saldırısı yaptığını gördük, güzel bir sahneydi.
Jensen Ackles’ı çok sevdiğim için Soldier Boy konusunda tarafsız davranamadım, destekledim hep. Bu arada bölümün ortasında babalık üzerine Butcher ve Soldier Boy bir konuşma yaptı. O sahnede Jensen’ın oyunculuğu
Maeve’in
Olan asıl Black Noir’a oldu, 3 sezondur ilk kez geçmişini öğrendik, sonraki bölüm Homelander harcadı. Daha önce yaptıkları için bu sefer koma işine girmezler, öldü bence. Fakat Vought öldüğünü saklamak için kostümün içine başka bir karakteri koyabilir.
Deep ve A-Train’in hala yaşıyor olması da sürpriz. Deep salağının sahnelerini seviyorum ama. Sonunda Ashley de bizim ekibe faydalı olacak bir karar vermiş oldu.
Soldier Boy’u
Bu arada dizinin Karl Urban’sız devam edeceğine de hiç hem de hiç inanmıyorum, o yüzden sürekli V falan bir çözüm bulurlar ona.
İzleyen herkes
Gelecek sezon Ryan ve asıl kötü Neuman üzerinden ilerleyeceklerdir. Stormfront, Soldier Boy gibi yeni karakterleri de diziye eklerler zaten.
4.sezonu da heyecanla bekliyorum.
Önüne gelen tavla oynuyor.
Eric Kripke sezon finali ile ilgili soruları cevaplamış. Bazı karakterlerin geleceği ve Gal Gadot klibi hakkında da açıkça cevap vermiş.
++Valorie Curry, Susan Heyward
Cameron Crovetti de ana kadroya geçmiş.
+Jeffrey Dean Morgan
eric kripke bu dizinin arkasında mı bakma ihtiyacı hissettim resmen. öyleymiş. bakalım başka kimler gelecek.
Hala tavla oynuyorlar.
Jeffrey Dean Morgan harika olabilir, The Comedian gibi bir karakter olursa bir de
Season 3 Bloopers
++Rosemarie DeWitt, Rob Benedict & Elliot Knight
Simon Pegg dönüyor.
Grev bitene kadar dönmeyeceklerden.
5 için onay almış olabilir.
4. sezon, Gen V sezon finalinin birkaç gün sonrasıyla başlayacakmış.
Poster 1+2
Meksika’da geçecek İspanyolca bir uzantı dizi için hazırlıklara başlamışlar. Diego Luna ve Gael García Bernal yapımcıymış. Minik rolleri de olacakmış.
Minik rollerinden daha fazlası olsaydı çok daha güzel bir haber olurdu.
Bunun ilk tanıtımı da yarın.
S4 Fragman
Jack Quaid ve Claudia Doumit gerçekte sevgiliymiş.
Sabahtan beri sürekli önüme bu surat düşüyor. Ama sürekli.
Yine mi estetik yaptırmış?
Dudaklar son model zannedersem. Yanaklar geçen sezondan kalma.
Makyaj da girmiş. Sonrası malum.
Poster