Crisis – Tanıtım
5 yorum pirate 11 Ağustos 2024 09:37
Crisis, NBC’nin 2014 yılı ilkbaharında yayınladığı bir drama dizisi. Tek sezon ve 13 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri 42-43 dakika uzunluğunda.
Aksiyon, gerilim, gizem, polisiye ve suç draması gibi türleri harmanlayan dizinin yaratıcısı Rand Ravich (Second Chance, Life, The Astronaut’s Wife). Ona yapımcı koltuğunda Phillip Noyce, Far Shariat, Dawn DeNoon, Erik Oleson, John B. Moranville ve Mark Piznarski gibi isimler eşlik etmiş. Piznarski, 3 bölümde yönetmenlik de yapmış dizide.
Sezonu 6.53 milyon izleyici sayısıyla açan dizinin 3.61 milyon izleyici sayısına kadar düştüğü 8. bölümünün ardından iptal edildiği açıklanmış. NBC, bu duyurunun ardından kalan 5 bölümü de yayınlamaya devam etmiş. Sezonun en düşük izleyici sayısı, 12. bölümde elde ettiği 2.74 milyon olmuş.
Başkent Washington’daki aralarında ABD Başkanı’nın da olduğu çok sayıda seçkin insanın çocuklarının okuduğu bir lise, bir okul gezisi düzenlemiştir. Bir otobüs öğrenci bu kapsamda gezi için yola çıkarlar ve yolda pusuya düşürülürler.
Gençler ve onlara refakat eden 1 öğretmenle 1 veli, silahlı adamlar tarafından otobüsten indirilirler ve kapalı bir kamyonun içine bindirilirler.
Kamyonda bayıltılmışlardır ve ayıldıklarında gözlerini nerede olduğunu bilmedikleri, büyük bir binada açarlar. Rehinelere birkaç kural sayarlar ve bu kurallara uydukları takdirde zarar görmeyeceklerini belirtirler.
Bu kaçırma işinin arkasındaki isimler, profesyonel kişiler. Öncesiyle ve sonrasıyla her şeyin ayrıntılı bir şekilde planlandığı bir eylem bu. Gençlerden ziyade bu sayede avuçlarının içine alıp istedikleri şeyleri yaptırabilecekleri velileri ana hedef noktası konumunda bu girişimin.
Geçelim dizimizdeki karakterlere ve oyunculara.
Bu davada görevlendirilen genç FBI ajanı Susie Dunn karakterinde 666 Park Avenue, Headland, Charlie’s Angels ve Jessica Jones gibi dizilerden tanıdığımız Rachael Taylor‘ı izliyoruz.
Star, Our Kind of People, Sleepy Hollow ve House of Payne gibi dizilerden anımsanabilecek Lance Gross, ABD Başkanı’nın oğluna yakın korumalık yapmak üzere o gün göreve başlayan bir Gizli Servis ajanı olan Marcus Finley karakterine hayat vermekte. Görevdeki partnerinin ihanetine uğrayacak ve silahla yaralanacak olan Marcus, sonrasında bu işin arkasındaki kişilerle amansız bir savaşa girecek.
The X Files, The Fall, Sex Education, Hannibal, Bleak House ve The First Lady gibi dizilerden yakinen tanıdığımız Gillian Anderson‘ı kaçırılan gençlerden birinin velisi konumundaki Meg Fitch rolüyle izliyoruz. Soğukkanlı, karizmatik bir kadın. Yaklaşık 350.000 kişiye iş olanağı sağladığı çok büyük bir teknoloji şirketi var ve bu şirketin CEO’luğunu üstlenmiş durumda. Susie’nin ablası bu arada kendisi. Araları yıllardır bozukmuş.
Hanna, Shameless, The Purge, Four Weddings and a Funeral ve New Girl gibi dizilerden aşina olduğumuz Dermot Mulroney, söz konusu okul gezisine refakat eden veli konumundaki Francis Gibson karakterine hayat vermekte. Kaçırılan grupta özellikle son 1 yıldır arasının iyi olmadığı kendi kızı da mevcut. Tırsak tavırlarıyla dikkat çekiyor Francis. Eski bir CIA analistiymiş. FBI ajanı olmak için de girişimleri olmuş geçmişte. FBI eğitimlerinde yüksek zekasıyla kendisini gösterse de fiziksel testlerin hiçbirini geçemeyince kendisine yol verilmiş.
Kaçırılan liseli gençlerden üçü olan Ian Martinez, Beth Ann Gibson ve Amber Fitch karakterlerinde Max Schneider, Stevie Lynn Jones ve Halston Sage‘i izliyoruz. Amber, Meg’in kızı. Okulun popüler kızlarından. Beth Ann ise Francis’in kızı. Ian, Beth Ann’in en yakın arkadaşı. Platonik bir şekilde Amber’a aşık.
Bu diziden önce How to Rock dizisinde rol almış Max Schneider. Birkaç dizide konuk oyunculuğu da mevcut ama ağırlıklı olarak müzik sektöründe faal durumdaymış.
Stevie Lynn Jones’u Animal Kingdom ve Nancy Drew dizilerinden anımsıyoruz.
Halston Sage’i ise Prodigal Son, The Orville ve How to Rock gibi diziler ile Before I Fall, The List ve Paper Towns gibi sinema filmlerinden tanıyoruz.
Adam Scott Miller, ABD Başkanı’nın oğlu Kyle Devore rolünü canlandırmakta.
Liselilerimiz arasında öne çıkan 5. karakter ise Joshua Erenberg‘in hayat verdiği Anton Roth karakteri. Sınıf arkadaşlarından 3 yaş küçük Anton. Üstün zekalı olduğu için 3 sınıf atlamış çünkü. Herkes kamyona bindirilirken Ajan Marcus, yaralı haliyle Anton’u oradan uzaklaştırmayı başarıyor. Rehinecilerin eline düşmeyen tek öğrenci oluyor bu sayede Anton.
One Tree Hill dizisiyle tanıdığımız James Lafferty, geziye refakat eden öğretmen konumundaki Mr. Nash karakterini canlandırıyor. Son derece pasif tavırlar içerisinde görüyoruz kendisini. Varlığıyla yokluğu pek belli olmuyor.
Third Watch, Under Suspicion, The 100, The Rookie, Truth Be Told ve Mayor of Kingstown gibi dizilerden aşina olduğumuz Michael Beach, FBI’ın başındaki 1 numaralı kişi olan William Olsen rolüyle karşımıza çıkmakta.
The Purge, The Unit ve Level 9 gibi dizilerden tanıdığımız Max Martini, kaçırma eylemine karışan bir paralı asker olan Koz karakterini canlandırıyor.
Keen Eddie, Human Target, Pasadena, Boston Legal ve Harry’s Law gibi dizilerle tanınan Mark Valley, CIA Başkanı Gabe Widener rolüyle karşımıza çıkmakta.
Baywatch, 24 ve Vanished gibi dizilerden hatırlanabilecek John Allen Nelson, an itibarıyla ülke dışında olan ABD Başkanı DeVore karakterine hayat vermiş.
Hank, Wednesday 9:30 (8:30 Central), The Commish ve Outcast gibi dizilerden hatırlanabilecek Melinda McGraw, ülkenin First Lady’si Julia DeVore rolüyle karşımıza çıkmış.
Kadroda ayrıca Jessica Dean Turner, Brandon Ruiter, Fred Dryer ve Rod Hallett gibi isimler mevcut.
Dizinin ilk bölümünü izledim ve yeterli buldum. Birkaç twist (şaşırtıcı) hamleyle ilgiyi tetikte tutmayı başardılar. Gillian Anderson, Rachael Taylor, Halston Sage, Stevie Lynn Jones ve Max Martini gibi isimleri bünyesinde bulunduran oyuncu kadrosu da gayet cazip. İlerleyen bölümlerde bu ilk bölüm seviyesini koruyabilmeyi başarmıştır umarım.
yorumlar
S01E02
Sana kesinlikle katılamayacağım Meg. Hiçbir can 25 milyon dolar etmez. Öyle bir paran olsa da etmez, olmasa da etmez.
S01E03
Baya keyif almaya başladım ben bu kukla şovundan. İyisin bu işte Kuklacı. Sözünün erisin bir de. Sözünü tutan ve dediğini yapan kuklaları sevindirmeyi ihmal etmiyorsun günün sonunda. Diğer potansiyel kuklalara da umut aşılıyorsun bu sayede.
FBI’ın ise hala yapması gereken hamleyi yapamadığını görüyoruz. Tüm velileri tek bir çatı altında toplamak ve Kuklacı’nın oyununu kısıtlamak. Bakalım ne zaman ayacaklar bu işe.
*Sayın FBI; artık gördünüz ki bu kuklacının sizle ya da direkt olarak rehinelerle bir derdi yok. Çocukları bırakma konusunda sözlerinin eriler. CIA’de ciddi sıkıntılar mevcut olduğunun da artık farkındasınız. Bırakınız CIA’e saldırmaya devam etsinler. Ekstra bir durum oluşmadığı sürece arkanıza yaslanın ve izleyin sadece.
S01E08
7 bölüm boyunca gayet iyi götürdü dizi ama bu bölüm çok kötüydü cidden. Hikaye, oyunculuklar, çekimler … Her şey kötüydü. Bölüm senaristi de bölüm yönetmeni de işini hiç ama hiç iyi yapmamış. Her yerden baştan savmalık akıyordu.
vefat etti bu bölüm. Ona yazılan ölüm sahnesi bile o kadar özensizdi ki …
Oyunun sonuna geldik olduk.
Son 3 bölüm dizinin genel seviyesinin altında kalmıştı ama bu bölümde tekrardan form tutmuş oldu son düzlüğe girmişken. Kuklacı yine şovunu yaptı. Mahkeme sahnesi gayet başarılıydı.
Gibson’ın kamera karşısındaki kahramanlık şovu baya ucuzdu ama gördük ki etkili oldu bu arada.
S01E12
1 bölümde düzeltmişlerdi ve 1 bölümde de bok etmeyi başardılar her şeyi. Cidden çok kötü bir bölüm senaryosuydu. Otur senarist; sınıfta kaldın!
bir sonun beni memnun etmesi beklenemezdi elbette. 2. sezon olsaydı bile bana o memnuniyeti yaşatmazlardı ama zaten.
Daha öncesinde genel olarak bana antipatik gelen rollerle karşıma çıkmış olan Dermot Mulroney’in yer aldığı diziler arasında kariyer rolü olmuş bence buradaki rolü. James Lafferty’nin One Tree Hill sonrasındaki ilk dizisinde böyle etkisiz bir rolü kabul etmesi kariyer intiharı olmuş. Ha yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünmem zaten kendisinin ama yine de doğru hamle yol uzatır açıkçası. Halston Sage’i ilk bölümlerde fena kullanmadılar aslında ama sonrasında unuttular gitti. Rachael Taylor’ı burada, 666 Park Avenue’de, Charlie’s Angels’ta izledim ve Headland’da da izlemeye devam etmekteyim. Genel olarak sempatik bir vibe yayan bir aktris olduğunu söyleyemem ve 666 Park Avenue’de de pek sevememiştim diye anımsıyorum ama sanırım bu 4 dizi arasındaki en antipatik rolü buydu. Finalde Susie’nin öldüğü bir sahne yazmış olsalar beni acayip memnun ederlerdi kısacası.
8,9,10 ve 12. bölümlerde yaşadığı düşüşleri saymazsak eli yüzü düzgün bir diziydi denebilir. İzlediğime memnun kaldım yani.
Dizi için puanım: 7.4