Hulu’nun korku-gerilim temalı yeni antoloji dizisi Monsterland, 2 Ekim’de izleyiciyle buluştu. Bu da diziye ait fragman:

8 bölümden oluşan dizinin her bölümü, farklı oyuncu ve karakterler eşliğinde farklı bir korku-gerilim hikayesine odaklanıyor. Fantastik öğeler ve gizem unsurları da bölümlerde öne çıkmakta.

Dizinin yapımcı kadrosunda Babak Anvari, Mary Laws, Lucan Toh, Eagle Egilsson, Megan Ellison, Sue Naegle, Anne Sewitsky ve Ali Krug gibi isimler yer alıyor.

Dizideki hikayeler senaryolaştırılırken ağırlıklı olarak Nathan Ballingrud‘ın North American Lake Monsters isimli kısa hikayelerinden esinlenilmiş. Dizinin yazar kadrosunda Aalia Brown, Mary Laws ve Emily Kaczmarek gibi isimler bulunmakta.

Dizinin bölüm isimleri, hikayenin geçtiği ‘eyalet+yerleşim yeri’ şeklinde adlandırılmış.

Bölüm süreleri, 42-54 dakika arasında değişiyor.

‘Başka biri olmak’

‘Port Fourchon, Louisiana’ isimli ilk bölümde genç ve bekar bir annenin yaşadığı zorluklar gözler önüne seriliyor. Söz konusu genç kadının hayatı gizemli bir katil ile kesişiyor ve olaylar gelişiyor.

Bölümün başrolünde Unbelievable ve Last Man Standing dizilerinden tanıdığımız Kaitlyn Dever‘i izleme şansı elde ediyoruz. Ona City on a Hill ve Kingdom dizilerinden tanıdığımız Jonathan Tucker eşlik ediyor.

Yazarın Notu: İlgi çekici ve sürükleyici bir hikayesi vardı. Kaitlyn Dever, oldukça başarılı bir performans ortaya koydu. Merkez karakterin karmaşık ruh hali etkili bir şekilde ekrana yansıtıldı. Güzel bölümdü kısacası.

‘Gölgelerle savaşmak’

‘Eugene, Oregon’ isimli 2. bölümde tek başına felçli annesinin bakımıyla ilgilenmeye ve hayatta kalmaya çalışan lise çağındaki bir gencin gölgelerle olan mücadelesini izliyoruz.

Bölümün başrolünde Ozark ve Wayward Pines dizilerinden hatırlanabilecek Charlie Tahan bulunuyor. Ona Ben Rappaport (Outsourced, For the People) ve Nadia Alexander (Seven Seconds) gibi isimler eşlik ediyor.

Yazarın Notu: Bölümdeki merkez karakter iticiydi. Hikaye de benim için ilgi çekicilikten uzaktı. Sonu da fazlasıyla tahmin edilebilirdi. Gereksiz bir bölümdü kısacası.

‘Görmemek ya da görmek istememek’

Bir #MeToo hikayesini bir canavar hikayesinin içine sıkıştırmaya çalışmışlar ‘New Orleans, Louisiana’ isimli 3. bölümde.

Bölümün başrolünde Sleepy Hollow dizisinden hatırlanabilecek Nicole Beharie‘yi izliyoruz. Ona Hamish Linklater (The New Adventures of Old Christine, The Crazy Ones) ve Marquis Rodriguez eşlik ediyor. Bölümde Kaitlyn Dever‘in minik bir konukluğu bulunuyor ayrıca.

Yazarın Notu: Kötü bir deneme olmuş bence.

‘İçimdeki Şeytan’

‘New York, New York’ isimli 4. bölümde kötü bir şey yapmakla suçlanan bir varlıklı ve tanınmış bir iş adamının şeytani güçler tarafından ele geçirildiği bir hikaye izliyoruz.

Bölümün başrolünde Bill Camp (The Outsider, The Night Of) yer alıyor. Ona Michael Hsu Rosen eşlik ediyor.

Yazarın Notu: Sezonun açık ara en kötü, en sıkıcı, en gereksiz bölümüydü bana göre.

‘Aşk, her şeye ağır basar mı?’

‘Plainfield, Illinois’ isimli 5. bölümde 16 yıllık evli, lezbiyen bir çiftin hikayesi anlatılıyor. Eşlerden birini bipolar olarak yazmışlar. İlişkinin farklı dönemlerinden flashback sahneleri ve doğaüstü bir durum eklemişler hikayenin içine ayrıca.

Bölümün başrollerini Taylor Schilling (Orange Is the New Black) ve Roberta Colindrez (The Deuce, Vida) paylaşıyorlar.

Yazarın Notu: Diğer bölümlerle kıyaslayınca kötünün iyisiydi diyebilirim bu bölüm için. Çok fazla sıkmadan izletti kendini en azından.

‘Evde denizkızı beslemek’

‘Palacios, Texas’ isimli 6. bölümde hasta bir balıkçı ile kıyıya vuran bir denizkızının hikayesini izliyoruz.

Bölümün başrolünde Trieu Tran (Altered Carbon, The Newsroom) yer alıyor. Ona Emerald City dizisinden hatırlanabilecek Adria Arjona ile Preacher ve Parenthood dizilerinden anımsanabilecek Tyson Ritter eşlik ediyor.

Yazarın Notu: Denizkızı hikayelerini severim ama bunun vasatı aşamadığını belirtmem gerek. Yine de bazı bölümlere göre daha izlenir durumdaydı diyebilirim. Adria Arjona’yı ekranda görmeyi de özlemişim elbette.

‘Güzel ve Çirkin’

Bir çalıntı hayat hikayesiyle karşımıza çıkan ‘Iron River, Michigan’ isimli 7. bölümün başrolünde Sorry for Your Loss dizisinden anımsanabilecek Kelly Marie Tran‘ı izliyoruz. Ona Sarah Catherine Hook ve Alice Kremelberg (Orange Is the New Black) eşlik ediyor.

Yazarın Notu: İlk bölümün ardından beni en çok içine çeken bölüm bu oldu. Sonu da fena bitmedi sayılır.

‘Düşmüş Melek’

‘Newark, New Jersey’ isimli 8. ve son bölümde ise 16 ay önce küçük kızları kaybolan bir çiftin keder dolu hikayesini izliyoruz. Biri yas grubunda, diğeri terapide huzur arıyor. Biri muhtemelen öldüğünü kabullenmek, diğeri arama çalışmalarına devam edip kızını bulma umudunu sürdürmek istiyor.

Bölümün başrollerini Mike Colter (Evil, Luke Cage) ve Adepero Oduye paylaşıyorlar. Kaitlyn Dever, bu bölüme de konuk oluyor. İlk bölümdeki karakterini o bölümdekinden daha ileri bir zaman diliminde izliyoruz.

Yazarın Notu: Kötü bir bölümdü bu da. Kaitlyn Dever’ın konuk olduğu anları izlemesi keyifliydi ama.

Son Söz:

Dizide korku-gerilim unsurlarının çok etkili bir şekilde kullanıldığını iddia edemeyeceğim. Daha çok benzetmeler yapıp felsefik yaklaşımlarda bulunarak ve bir mesaj verme gayesi barındırarak ilerledi dizi. Bunu iyi yaptığı anlar da oldu elbette ama hiç beceremediği bolca an da yaşandı. İzleyin mutlaka diyebileceğim bir dizi olamadı kısacası. Kaitlyn Dever, sezonun en çok öne çıkan ismiydi. İlk bölüm de açık ara sezonun en iyi bölümüydü. 2. sezonu olursa izlerim yine muhtemelen ama olmazsa da hiç üzülmem.