
Modern Love – Tanıtım
44 yorum pirate 19 Ekim 2019 08:17

Geçtiğimiz yıl yine bu vakitlerde The Romanoffs ile oldukça iyi iş çıkaran Amazon, 18 Ekim 2019 tarihinde bizi yeni bir antoloji dizi ile daha buluşturdu: Modern Love
John Carney, dizinin senaristliğini ve yapımcılığını üstlenmiş durumda. Ayrıca bölümlerin yarısının yönetmenliğini de. Bölüm süreleri 28-36 dakika arasında değişmekte bu arada.
Her bölümde farklı hikayeler, farklı karakterler ve farklı tatlar mevcut ilişkiler üzerine. Birbirinden bağımsız hikayelerle ilişkilerin farklı biçimlerini keşfe çıkarıyor dizi. Aşk ve romantizm hikayelerinin her zaman romantik olmak zorunda olmadığını göstermeye çalışıyor.
Tamamı New York’ta geçen hikayelerimiz, New York Times gazetesinin sütunlarına taşıdığı kişisel kompozisyonlardan esinlenilerek ve kurgusallaştırılarak kaleme alınmış.
=When the Doorman Is Your Main Man=
Hayatındaki asıl adam, yaşadığı plazanın kapıcısı olan bir genç kadının hikayesini izliyoruz ilk bölümde. Eğitimli, kültürlü, işinde başarılı, aşka aç, duygusal ve yalnız bir kadın Maggie. Onun bir yandan aşkı arayışını izlerken bir yandan da kapıcı Guzmin ile olan özel ilişkisine şahit oluyoruz.
Maggie rolünde Black Mirror, A to Z, How I Met Your Mother ve Fargo gibi dizilerden tanıdığımız Cristin Milioti‘yi izleme şansı elde ediyoruz. Guzmin rolünde ise Laurentiu Possa karşımıza çıkıyor.
=When Cupid Is a Prying Journalist=
İkinci bölümdeki hikayemiz, bir gazetecinin bir çöpçatanlık sitesi kurucusu ile yaptığı bir röportaj sırasında ‘Hiç aşık oldun mu?’ sorusunu sormasıyla oyun alanı kazanıyor. Sonrasında da ikilinin hayatlarında iz bırakmış olan aşk hikayelerini izliyor ve de dinliyoruz.
Gazeteci Julie rolünde Kidding ve Forever gibi dizilerden ve de birçok sinema filminden yakinen tanıdığımız Catherine Keener‘ı izliyoruz. Çöpçatan dostumuz Joshua rolünde ise The Newsroom ve Skins dizileri ile Slumdog Millionaire filminden tanıdığımız Dev Patel‘i izleme fırsatı yakalıyoruz.
Julie’nin aşk hikayesinin diğer kahramanı Michael rolünde Hollywood’un ünlü isimlerinden Andy Garcia, Joshua’nın aşk hikayesinin diğer kahramanı Emma rolünde ise Bluff City Law dizisinden ve You’re the Worst’teki konuk oyunculuğundan anımsanabilecek olan Caitlin McGee karşımıza çıkıyor.
=Take Me as I Am, Whoever I Am=
Üçüncü bölümde bir çöpçatanlık sitesinin forumunda kendini tanımlamaya çalışan bir kadının hikayesini izliyoruz. Bir anda hayatı bir müzikalin içindeymiş gibi şen şakrak ve son derece enerjik bir şekilde yaşayan, bir diğer anda ise yataktan bile çıkmak istemeyen bir mod düşüklüğüne sahip olan bir kadının aşk hayatı üzerine küçük bir hikaye.
Hikayemizin ana kahramanı Lexi rolünde Hollywood’un yıldız isimlerinden Anne Hathaway‘i izleme fırsatı yakalıyoruz. The Deuce dizisinden hatırlanabilecek Gary Carr ile Power dizisinden anımsanabilecek Quincy Tyler Bernstine ise konuk oyuncu olarak yer alıyorlar bölümde.
=Rallying to Keep the Game Alive=
Dördüncü bölümde çift terapisine giden, evlilikleri pek yolunda gitmeyen ve pek ortak noktaları olmayan orta yaşlı bir çiftin hikayesini izliyoruz.
Bölümün başrollerini Mad Men, Wet Hot American Summer: First Day of Camp, The Romanoffs gibi dizilerden hatırlanabilecek John Slattery ile 30 Rock ve Great News dizilerinden tanıdığımız Tina Fey paylaşıyor.
=At the Hospital, an Interlude of Clarity=
İkinci randevularında yatağa atlamak üzereyken geceyi hastanede geçirmek zorunda kalan bir genç çifte konuk oluyoruz beşinci bölümde.
Bölümün başrollerini The Newsroom’dan hatırlanabilecek John Gallagher Jr. ile The Mummy, Star Trek Beyond, StreetDance 2 ve Atomic Blonde gibi sinema filmlerinden tanıdığımız Sofia Boutella paylaşıyor.
=So He Looked Like Dad. It Was Just Dinner, Right?=
Altıncı bölümün hikayesi baba eksikliği çeken bir genç kızın babasına benzettiği yaşlı bir adamla randevuya çıkması üzerine kurulu.
Bölümün başrolünde Dirty John, Ozark ve Waco gibi dizilerden hatırlanabilecek Julia Garner yer alıyor. Ona yardımcı rolde Homecoming, Waco ve Boardwalk Empire gibi dizilerden tanıdığımız Shea Whigham eşlik ediyor.
=Hers Was a World of One=
Bir eşcinsel çift olan Tobin ve Andy’nin bir çocuk evlat edinmeye karar vermesi üzerine gelişen olayları izliyoruz yedinci bölümde.
Tobin rolünde Fleabag, Black Mirror ve Sherlock gibi dizilerden hatırlanabilecek Andrew Scott‘ı, Andy rolünde ise Brandon Kyle Goodman‘ı izliyoruz. Bu ikiliye Bates Motel, Vanity Fair ve The Secret of Crickley Hall dizilerinden tanıdığımız Olivia Cooke eşlik ediyor. Müzisyen Ed Sheeran da konuk oyuncu olarak yer alıyor ayrıca bölümde.
=The Race Grows Sweeter Near Its Final Lap=
Yaşamlarının son düzlüğündeki 2 ihtiyarın aşk hikayesi anlatılıyor sezonun 8. ve son bölümünde.
Başrolde Tell Me You Love Me dizisinden hatırlanabilecek Jane Alexander‘ı izliyoruz. Ona Eli Stone dizisinden anımsanabilecek James Saito eşlik ediyor.
YAZARIN NOTU
İyi bölümleri de vardı dizinin, kötü bölümleri de, vasat bölümleri de. Özellikle sezonun son iki bölümü büyük hayal kırıklığı ve yorgunluk hissi yarattı bende. Birinci, ikinci ve beşinci bölümleri izlemiş olmaktan son derece memnunum ama. İptal olursa hiç üzülmem ama onay alırsa da izlemeye devam ederim diziyi. Müzikleri fena değildi bu arada dizinin.
Sezonun en çok öne çıkan oyuncuları Cristin Milioti ve Anne Hathaway oldu benim açımdan. Caitlin McGee, gördüğüme en çok sevindiğim isim oldu. Görmeyeli epey değişmiş olan John Gallagher Jr. ile Sofia Boutella’yı da bir arada izlemesi oldukça keyifliydi diyebilirim.
Benim diziyle ilgili söyleyeceklerim bu kadar. Beklentinizi yüksek tutmadığınız takdirde şans verebilirsiniz diziye.
yorumlar
Şuradaki bölüm yorumlarımı da buraya taşıyayım:
S01E01
Farklı bir yerden girmişler, güzel de olmuş. Tatlış bir hikayeydi. Cristin Milioti de her zaman olduğu gibi izletti kendini yine.
S01E02
Güzeldi bu bölüm de. Çöpçatanın hikayesi gazetecininkinden daha fazla sardı beni. Lakin Catherine Keener’ın bölümdeki varlığından da Andy Garcia’nın uğramış olmasından da memnunum elbette. Dev Patel’i The Newsroom’dan beri izlememiştim hiçbir yerde. Arayı kapatmak güzeldi. Ve Caitlin McGee! Daha önce birkaç yerde daha karşıma çıkmış elbette ama You’re the Worst’ün son sezonunun açılış bölümünde radarıma girmişti bu hatun benim. Ve o tarz hikayelerle yeniden karşıma çıkmasını istemiştim. Kendisini Bluff City Law’a atması büyük hayal kırıklığı yaratmıştı bu açıdan bende. Lakin burada yeniden o tarz bir hikayeyle karşıma çıkıverdi işte. Kadroda olduğunu bile bilmezken süper bir sürpriz oldu cidden.
S01E03-04
Anne Hathaway’in başarılı bir şekilde taşıdığı 3. bölüm idare ederdi. Tina Fey-John Slattery ikilisinin başrolü paylaştığı 4. bölüm ise yetersiz kaldı bana göre.
S01E05
A fuck up date or perfect date?
Filtrelerin ortadan kalkması güzel bir şey cidden.
Sevdim ben bu bölümü.
S01E06
Allah düşmanımın başına bile sarmasın böyle bir embesil genç kızı!
Amin! 

Peter, sen ne güzel bir adammışsın cidden ya! Başkası olsa sinir küpüne dönerdi yeminle. Sakinliğin için canı gönülden kutluyorum seni.
S01E07
Açık ara sezonun en kötü bölümüydü.
Hızlandıra hızlandıra, hatta atlaya atlaya izledim ama bölüm yine de bitmek bilmedi. 
S01E08 (Sezon Finali)
Bana ne 2 moruğun aşk hikayesinden?
Bölümün 2. yarısını büyük oranda diğer hikayelerin kahramanlarına selam çakarak geçirmiş olsalar da en az 7. bölüm kadar sıkıcı geçti bu bölüm de.
Bir tek beşinci bölümdeki ikilinin tanışma anını izlemesi keyifliydi işte.
İyi bölümler de vardı, kötü bölümler de. 2. sezon onayı alırsa izlemeye devam ederim ama iptal olursa da üzülmem.
İlk 2 bölümü sevdim. Sevdiğim oyuncuların varlığı ile izlemesi hoş ve keyifliydi. Draması da “komedisi” de gayet tadında. Bölüm süreleri gayet güzel. 1 saat sıkmadan aktı geçti. Kalan bölümler umarım bu bölümlerin tadındadır.
İlk iki bölümü beğendim.
Cristin Milioti‘ye karakteri yakışmış. Hikayede de ilginç bir yerden girmişler. Dev Patel’i en son The Man Who Knew Infinity’de izlemiştim, görmek fena olmadı. Çift hikaye anlattılar ve düzgün bağladılar. 1. bölümü bir tık daha beğendim.
Bizim seksi rahip varmış ya bu dizide, hiç haberim yok. Posterlerde filan esamesi okunmuyor saçma bir şekilde. Anne Heataway, Tina Fey filan kimmiş, bu adam izlemek için çok daha cazip bir sebep çoğu kişi için.
Anne Heataway’li bölümü merak ettiğim için 1×03’ü de izleyeyim dedim.
İlginç bir hikayesi varmış. “Gerçeği” anladıktan sonra işler değişti tabii. Vermek istediği mesajı verdiğini düşünüyorum. Karakteri de Anne’e yakışmış.
Not: Bunun “aynısından” bir tane daha var bizde ve geri gelmek bilmiyor mübarek. Galiba özledim.
Tam bir kenidini iyi hisset bağımlısı ve Anne Hathaway hayranı olarak hayvan gibi bekliyordum bunu. Ama sen Eylülden itibaren gün saymaya başlasonra gel yayın tarihini unut. Bu türde çok zorlama işlere bile tahammülüm olduğumdan hemen yer yutarım bunları. Güzel hatırlatma için emeğine sağlık @pirate.
Bu sitenin başına en kötü gelen şey pratenin dizi yorumlari ve getirdiği bakış açışi.Sanırım yakında bu dizi işinden sıkılıp başka yollara sapacak.Saptığı yollarda karşılacak kişilere şimdiden allah kolaylik versin.Amin.
4’te sıkıldım, 2’yi de çok sevemedim. 8’de
Yaşlı çift tatlıydı, onları biraz daha izlemek isterdim.
Kadın harbi iyiydi, göz doldurdu. Bir de hot priest’imiz var tabii.
O bölümler 1,5 saat film olsa severek izlerdim sanırım.
Ayrıca star cazibesinden bağımsız olarak gerçekten en çok Anne Hataway’i beğendim.
Şöyle de bir sıralama yapayım:
7>3>1>8>6>5>2>4
S01E01
Neyse ki yorumlara dikkat etmişim yoksa izlemeden geçeceğim diziler arasına giriyordu. Film,dizi fark etmez bu tarz işlere bayılıyorum.
İlk bölümü de sevdim, aslında basit bir konuyu sakin sakin işlemeleri hiç sıkmadı, süresi de çok uygun. Cristin Milioti’yi de daha sık izlesek keşke diye geçirdim içimden.
EW kendince en iyiden kötüye listesi yapmış.
3 > 1 > 2 > 8 > 5 > 7 > 6 > 4
1 > 2 > 5 > 3 > 6 > 4 > 8 > 7
1×04’ün neden pek sevilmediğini anlamış oldum.
Tina Fey ve John Slattery’yi bir araya getiren bölümün daha ilgi çekici olmasını bekliyor insan. Evliliklerinde mutsuz bir çifti izlemeye itirazım yoktu ama bölüm boyunca boş vakit geçirdiler gibime geliyor.
Daha gzel geçen ilk 3 bölümün üstüne yavan kalması da var.
İlk 3 ile birlikte en sevdiğim bölüm sezon finali oldu. Malum
, bölümün konusu, çifti iyiydi. Malum kısımlar ekstra oldu.
Genel olarak en iyi olmayan bölümlerini bile çok sıkılmadan izledim. Keyifli bir iş çıkarmışlar. Hikayeler dışında New York da çok güzeldi. İnsanın girip oralarda dolaşası geliyor.
Ay bu Sofia Boutella’da insan değil ayrıca
Bekliyoruz 2. sezonu.
EK: 1 = 2 = 3 = 8 > 7 > 5 > 4 > 6
@ozgun14 bunu izle
Bana göre de en iyi bölüm 1. Bölümdü
1×05 üzerine:
Düşündüğümden daha eğlenceli çıktı. Hastane atmosferinin batmamasının ve ölümcül bir hastalığın kasvetinin olmamasının payı da olabilir.
John Gallagher Jr.’ı The Newsroom zamanından beri severim. Ama dizi bittiğinden beri denk gelememiştik. Sofia Boutella’ya da sempatim vardır. Önceki bölümün üstüne iyi de geldi.
@aytackara “Bunun “aynısından” bir tane daha var bizde ve geri gelmek bilmiyor mübarek. Galiba özledim” kaşınma bence
@dkamoy
Gelişi olmadan gidişi olmayacak olsa idare ederiz aslında.
s01 e02
İlk bölümü izlerken biraz sıkılmıştım açıkçası. Bu bölümde öyle olmadı, oyuncuları da hikayeyi de bayağı sevdim.
s01 e03-04
3. bölümde Anne Hathaway gayet güzel yansıtmış karakteri. İyi bir bölümdü.
4. bölüm için maalesef aynı şeyleri söyleyemem, önceki bölümlerle kıyaslayınca açık ara en kötü bölümdü.
1. sezon üzerine
Diziden ilk haberdar olduğumda bu tarz bir iş beklemiyorum pek açıkçası. Sevgiyi farklı pencerelerden anlatan güzel bir dizi olmuş.
Ben de bölüm sıralamamı yapayım; 2 > 8 > 3 > 5 > 7 > 6 > 1 > 4
1 > 2 > 3 > 8 > 7 > 5 > 4 > 6 bu sıralamaya aynen katılırdım tabi Anne Hattaway olmasa
o yüzden 3 > > 1 > 2 > 8 > 7 > 6 > 4 > 5 .
Tina Fay bölümü aşırı kötü ve anlamsızdı.Dizinin adı Modern Hate olsa 10/10 verirdim ama. Gay çift de aşırı klişe ve sıkıcıydı ama “anne” karakterinin yanında sevimli kalıyorlardı. John Carney keşke hepsini yazıp yönetseymiş. İl üç bölümün gersinden belirgin şekilde iyi olduğunu düşündüyseniz Begin Again, Ones ve Sing Street gibi yönetmenin kült işlerine bakın derim.
@abidin şansa denk geldim mail olayı bende kapalı olduğu için daha önce de önerin olduysa görmemiş olabilirim haberin olsun.
içime mi doğdu nedir tıklayıverdim. tamam sen öyle diyorsan bakayım madem buna da.
@ozgun14: Başka olmadı galiba
Harika bir dizi olmasa da, boş zamanında, süresinin de uygun olması sayesinde hemen hüpletebileceğin hoş bir dizi olmuş. Bazı bölümleri hiç sevmeyeceksin ama geneli hoşuna gidecektir.
beni iyi tanıdığından herhal direkt beklentiye de ayar çekiverdin iyi oldu.
sevdiğim tipler var sevmediklerim de. ilk bölümü şey ettim. anne with an e sonrasında hüpleteyim bakalım.
konuyu oturtmadan daha da doğrusu ne beklediğimi henüz bilmezken kafamda öyle şeyler döndü ki…
baktığım çıktığın erkekler değildi, senin onlara bakışındı lafı çok tatlıydı. sayko bir final yapmamaları hoşuma gitti. sperm sahibinin de aralarda dahil olduğu birkaç sahne izlemek isterdim. keşke direkt ortada bırakmasaymış kızını.
cristin milottti çok güzel götürdü bölümü. başkası olsa bu kadar sevmeyebilirdim. lily collins hissiyatı oluşturuyor bu kız bende.
Son 2 bölümü bekletiyordum, yeni bitirdim.
Son bölüm beklemediğim şekilde etkileyici oldu benim için. Hani sonunda olanlar açısından değil de bölüm çiftinin hikayesini sevdim.
Güzel dizi olmuş, katılıyorum. Ama öyle yüksek beklentiyle de girmemek gerek bence. Sakin sakin tatlı tatlı bırakın, dokunup, okşayıp geçsin sizi.
1×06 üzerine:
Pek de ilgimi çekmedi. İki karakterin arasındaki ilişki o kadar da matah gelmedi, belki de ondandır. Hatta 4 mü 6 mı daha yavan kaldı diye düşünüyorum şu an. 4 hiç değilse kadrosuyla daha ilgi çekici, 6’da ise hikaye daha tutarlı hiç değilse.
Ağzımda güzel bir tat bıraktı. Özellikle son bölümü. Basit, daha önce denenmiş ama yine de çok leziz olmuş. Fazla beklentiye girmeden izlemek lazım bu yarımşar saatlik diziyi.
Sevmediğim ve vasat altı bulduğum tek bölüm serinin 7’ncisi oldu. Buna rağmen Olivia Cooke ve seksi rahip Andrew Scott yine bildiğimiz gibiydi.
Güzel şeyler hissetmek isteyenlere iyi geleceğini düşünüyorum.
2>1>5>6>8>3>7>4
Bu arada 3 ü çok sevildiğini gördüm ama kadın dışında bir numarası yok gibi geldi bana.
Son bölümde
2. sezonda da güzel hikayeler ve isimlerle gelir umarım.
2 de iki hikaye de çok keyifli aktı. tipleri sevmediğimden hikayeyi de sevmeyeceğimi düşünmüştüm ama yanılmışım.
3te ise biraz hayal kırıklığına uğradım çünkü yetmedi bana bu kadarı. sanki bir dizinin ilk bölümünü izlemişim gibi hissettim. anne hattaway çok tatlıydı. çok da güzel canlandırmış karakteri.
iş arkadaşıyla son diyalogunu çok sevdim. keşke daha uzun olsaydı. ben bu hikayeye doyamadım kısacası.
4

5 i de sevdim. gizlediklerini ortaya döktükleri gerçek benliklerini birbirlerine açtıkları anlar gerçekten güzeldi. iki oyuncuyu da sevdim. kız farklı bir kişi tarafından canlandırılsa belki biraz daha fazla sevebilirdim ama bu da kötü değildi.
6 biraz absürttü. ara ara durdurdum rahatsız hissettiğim için. sonunda ne oldu onu da anlamadım.
2×07 üzerine:
Hoşuma gitti. Andrew Scott‘ı ve Olivia Cooke’u izlemesi güzeldi, Ed Sheeran da bonus oldu. Hikayeden ziyade kadrosunun taşıdığı bir bölüm olmuş.
Bu diziyi severek izledim ama doğrusunu soylemek gerekirse tam bir masal.Kadinlarin en büyük derdi aşk faslıni çoktan geçti bu dünya Varsan paran aşkı yaşarsın yaksa zaten hiç dusunme yarı yolda kalırsın
1×08 (Sezon finali) üzerine:
İlk yarısı sade ama güzeldi. Malum ikinci yarısı çok da bir şey katmadı ama iyi düşünmüşler. Ayrı bir bölüm olarak ayarlasalar da olurmuş.
Gelecek sezon buna yaklaşır bir kadroyla dönmeleri dileğiyle. Konusundan ziyade kadrosundan dolayı başladım ama izlediğime sevindim.
1 > 3 > 2 > 5 > 8 > 7 > 6 > 4
S01E02
Bu bölüm de acayip hoşuma gitti. 30 dakikaya Dev Patel ve Catherine Keener’ın hikayesini güzel sıkıştırmışlar. Şimdilik ikide iki.
S01E03
İlk 2 bölümü çok sevdiğim için onların arkasında kaldı. Yine de seçtikleri konuyu beğendiğimi söylemem lazım.
Kit Harington and Jack Reynor on the set of Modern Love in Wicklow, Ireland
Minnie Driver
Kit Harington (Game of Thrones),
Anna Paquin (Flack),
Dominique Fishback (Judas and the Black Messiah),
Gbenga Akinnagbe (The Deuce),
Susan Blackwell (Madam Secretary),
Lucy Boynton (Bohemian Rhapsody),
Tom Burke (Mank),
Zoe Chao (Love Life),
Maria Dizzia (Orange is the New Black),
Minnie Driver (Cinderella),
Grace Edwards,
Kathryn Gallagher (Jagged Little Pill),
Garrett Hedlund (Mudbound),
Telci Huynh (God Friended Me),
Nikki M. James (Book of Mormon),
Aparna Nancherla (Corporate),
Larry Owens (High Maintenance),
Zane Pais (Room 104),
Isaac Powell (Dear Evan Hansen),
Ben Rappaport (For the People),
Milan Ray (Troop Zero),
Jack Reynor (Midsommar),
Miranda Richardson (Stronger),
Marquis Rodriguez (When They See Us),
James Scully (You S2),
Zuzanna Szadkowski (Gossip Girl),
Lulu Wilson (The Glorias),
Don Wycherley (Wild Mountain Thyme),
Jeena Yi (Unbreakable Kimmy Schmidt)
Ne güzel Lucy Boynton geliyormuş derken Anna Paquin ismini görmek