Those About to Die – Tanıtım
2 yorum pirate 05 Eylül 2024 08:50
Peacock’ın 18 Temmuz 2024 tarihinde yayınladığı Antik Roma dönemi mercekli dönem draması Those About to Die‘ın tanıtımıyla karşınızdayız.
Daniel P. Mannix‘in 1958 yılında yayımlanan aynı isimli romanından uyarlanmış Prime Video’da yayınlanmış olan dizimiz. Robert Rodat (Falling Skies, Saving Private Ryan, The Patriot), aksiyon, gerilim ve politik oyunlar içeren dizinin yaratıcısı konumunda.
Dizi, 10 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri 50-60 dakika aralığında değişmekte.
Bölümlerin yarısını Roland Emmerich (Independence Day, 2012, White House Down, 10,000 BC, The Day After Tomorrow, The Patriot, Godzilla, Universal Soldier); diğer yarısını Marco Kreuzpaintner (Trade, Beat) yönetmiş.
140 milyon dolar bütçeyle çekilen dizinin 2. sezonunun olup olmayacağına dair henüz bir bilgi yok.
Roma İmparatorluğu dönemindeyiz. Milattan sonra 79 yılı. Vespasian hükümdarlığı devam etmekte. Roma halkının refah içerisinde olduğu söylenemez.
İmparatorun ve veliahtlarının halkın dikkatini başka bir yöne kaydırıp isyan etmesini önlemenin bir yolu olarak parlattığı 2 şey mevcut. Bunlardan biri atlı araba yarışları. Diğeri ise gladyatör dövüşleri. Bu ölümüne gösterilere ev sahipliği yapmak üzere yakınlarda açılması için hazırlanan büyük ve gösterişli bir arena için de gün sayılmaya devam etmekte.
Araba yarışları, gladyatör dövüşleri, bu 2 etkinlik üzerine oynanan bahis tutkusu, politik güç savaşları ve gönül işleri gibi konular üzerinden ilerleyecek hikayemiz.
Sağlık durumu çok da iyi olmayan yaşlı imparatorumuz Vespasian rolünde Hollywood’un usta isimlerinden Anthony Hopkins karşımıza çıkmakta.
Vespasian’ın o öldükten sonra tahta geçmeye aday 2 oğlu var. Oğullardan yaşça daha büyük olanı; askeri yetenekleriyle öne çıkan ve Vespasian öldükten sonra tahta çıkma konusunda daha favori gözüken Titus. Karakteri Victoria, Paula, The Game ve Trinity gibi dizilerle tanınan İngiliz aktör Tom Hughes canlandırıyor.
Soğuk mizaçlı, insani ilişkileri pek gelişmemiş, politik konularda beceriksiz sayılabilecek biri Titus.
Vespasian’ın küçük oğlu Domitian karakterine The Irregulars, Harlots ve Hard Sun gibi dizilerden anımsanabilecek Jojo Macari hayat veriyor.
Ağabeyinin aksine askeri konularda herhangi bir yetisi yok Domitian’ın. Ama taht yolundaki bu eksikliğini politika konusundaki deneyimleriyle kapatmakta. Gladyatör dövüşleri ve atlı araba yarışları organizasyonu onun sorumluluğu altında. Son derece hırslı, manipülatif, kızdırılmaması gereken bir adam. Tahta çıkmayı da çok istemekte. Eşcinsel biri.
Game of Thrones, Misfits, Inhumans ve Riviera gibi dizilerle tanınan Galli aktör Iwan Rheon‘u Tenax karakteriyle izleme fırsatı yakalıyoruz.
Çocukluğu sokaklarda geçmiş Tenax’ın. Didine didine bir yerlere gelmiş hayatında ama daha fazlasını arzulamaya devam etmekte her daim. Son derece hırslı ve de zeki bir adam Tenax. Gladyatör dövüşleri ve atlı araba yarışları organizasyonlarının yasal bahis organizatörü konumunda kendisi. Öncelikli yeni hedefi ise 4 takımlı, klasikleşmiş atlı araba yarışlarında sahibi olacağı 5. takımı kabul ettirip yeni, saygın bir statü kazanmak.
Réunions, Death in Paradise, Détectives, Alexandra Ehle, Pigalle, la nuit ve Signature gibi dizilerle tanınan, Yeşil Burun Adaları asıllı, Portekiz doğumlu Fransız aktris Sara Martins‘i Cala karakteriyle izleme şansı elde ediyoruz.
Roma’nın sömürge toprakları içerisinde yer alan Numidialı, cesur, zeki, soğukkanlı, özgüven sahibi, çekici bir kadın Cala. Başkent Roma’ya zorunluluktan sürüklenecek ve Roma’nın köleleştireceği 3 evladının peşinden gelip onları kölelikten kurtarmanın yollarını aramaya başlayacak.
Cala’nın Kwame isimli yetişkin bir oğlu, Auro ve Jula isimli iki genç kızı var. Kwame bir av sırasında esir düşecek. Auro ve Jula ise kendilerini haklı bir şekilde savunurken bir Romalı askerini öldürünce köleleştirilecekler. Hayatta kalma içgüdüleri gelişmiş, cesur bir genç adam olan Kwame, bir gladyatör evine satılacak. Auro ve Jula ise Roma köle pazarında açık artırma ile satılacaklar.
Kwame karakterine Ted Lasso dizisinden anımsanma ihtimali olan Moe Hashim hayat vermekte. İnatçı ve başına buyruk yapısıyla dikkat çeken güzeller güzeli Aura rolünde Viola Come Il Mare dizisinden hatırlanabilecek Kyshan Wilson‘u izleme şansı elde ediyoruz. 3 kardeşten en küçüğü, toy kızımız Jula rolünü ise Summertime dizisinden anımsanabilecek Alice Ann Edogamhe canlandırmakta.
Atlı araba yarışlarının yıldız sporcusu Scorpus rolünde Riviera ve The One gibi dizilerden anımsanabilecek, Güney Kıbrıslı bir baba ve Galler kökenli bir anneden olma İngiliz aktör Dimitri Leonidas‘ı izliyoruz.
Tam bir kibir yumağı Scorpus. Yarışın verdiği adrenalin, süreli olarak yarış kazanmanın getirdiği popülarite ve sevilirlik, içki ve seks, Scorpus’u bu hayata bağlayan şeyler.
Ebeveynlerinden biri İranlı, diğeri İsviçreli olan, İran doğumlu aktris Lara Wolf, Berenice karakterini canlandırmakta. Yahudiye diyarından esir düşmüş bir kraliçe Berenice. Titus’un metresi şu anda. Kendisine ve temsil ettiği eski unvanına saygısı olmadığını söylemek mümkün Berenice’in.
The Last Weekend, Our House, The Drowning, Silk, Whitechapel, The Strain ve Spooks gibi dizilerle tanınan Rupert Penry-Jones ile Crossing Lines, Rossella, Capri ve Orgoglio gibi dizilerle tanınan ABD doğumlu İtalyan aktris Gabriella Pession, Romalı soylu bir karı-koca olan Marcus Servillius ve Antonia Servillia karakterlerine hayat veriyorlar.
4 köklü atlı araba yarışı takımından biri olan ve Scorpus’u bünyesinde bulundurmasının da etkisiyle bu takımların en çok öne çıkanı mavi takımın önemli hissedarları çiftimiz. Marcus, bir Roma senatörü aynı zamanda. Açık bir ilişkileri mevcut çiftin.
Portekizli aktör Gonçalo Almeida, Alta Mar ve 45 Revoluciones gibi dizilerden anımsanabilecek İspanyol aktör Pepe Barroso ve Patria dizisinden anımsanabilecek İspanyol aktör Eneko Sagardoy, Endülüs diyarından gelen at yetiştiricisi 3 erkek kardeş olan Elia, Fonsoa ve Andria rolleriyle karşımıza çıkıyorlar. Roma’da satmak üzere yanlarında getirdikleri beyaz atlar yarış atı olmaya son derece yatkın durumda olunca yavaş yavaş yarış dünyasına doğru çekilmeye başlayacaklar.
Vikings: Valhalla, Stella Blómkvist, Origin, A.D. The Bible Continues ve The Innocents gibi dizilerden hatırlanabilecek İzlandalı aktör Jóhannes Haukur Jóhannesson, Kwame’ye gladyatör evinde yoldaş olan Viggo isimli Kuzeyli bir gladyatöre hayat veriyor.
Emilio Sakraya, Scorpus’un yarışlardaki en büyük rakibi ve beyaz takım adına yarışan erdem sahibi bir adam olan Xenon karakterini canlandırıyor.
Alessandro Bedetti, Domitian’ın kölesi ve de seks oyuncağı konumundaki Hermes rolüyle karşımıza çıkmakta.
Martyn Ford, gladyatör dövüşlerinin efsanesi, korkulan ismi, acımasız devi Flamma karakterini canlandırmakta.
Kadroda ayrıca David Wurawa, Romana Maggiora Vergano, Angeliqa Devi, Vincent Riotta, Michael Bundred, Marco Gambino, Clélia Zanini, Daniel Stisen, Michael Maggi ve Alice Lamanna gibi isimler bulunmakta.
Diziyi izleyip bitirdim. Spartacus, Domina ve hatta Rome gibi Roma dönemi dizilerinin kalite olarak aşağısında kalsa da türü ve dönemi seven benim gibi bir bünye için sürükleyici ve yeterli miktarda da doyurucu bir dizi oldu Those About to Die.
Iwan Rheon, Sara Martins ve Jojo Macari üçlüsünün taşıdığını söylemek mümkün sezonu. Bu üçlüyü saymazsak çok parlak bir oyuncu kadrosu ve karakter havuzu vardı diyemem. Tom Hughes, açık ara sezonun en kötü ismiydi. Anthony Hopkins‘in dizideki varlığına hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Kyshan Wilson‘ı daha iyi kullanmalılardı bence. Gonçalo Almeida ise parlamaya başlayan genç yetenek kontenjanındaydı.
Ses getirecek birkaç yeni oyuncu takviyesi yaparak geleceği bir 2. sezonu kesinlikle isterim. Ama böyle bir şeyin oldukça zor olduğu kanaatindeyim. Keza bütçesi oldukça yüksek bir dizi olmasına karşılık olarak yeterli pozitif eleştiri alamadı gördüğümüz kadarıyla dizi. İzlenme sayıları ne seviyelerdeydi onu bilmek pek mümkün değil tabii. 2. sezon onayı almayı başarabilirse büyük bir sürpriz olur kısacası. Yine de iptal olsa bile benim gibi türü ve dönemi seven bünyelerin, diziyle ilgili önyargılarını bir kenara bırakarak beklentilerine ayar çekerek ve diziyle ilgili sert kıyaslamaları bir izlememe nedeni olarak kabul etmeyerek bir şans verebileceklerini düşünüyorum.
İzlemeye niyeti olanlara iyi seyirler dilerim.
Diziyle ilgili daha önce şu yazının altında yorum yapıldı.
yorumlar
S01E01
Akla gelen 3 Roma dizisiyle kıyasladığımda Spartacus ve Domina seviyesinde olduğunu düşünmüyorum. İzleyeli uzun zaman oldu gerçi ama aksiyon olarak değil belki ama hikaye olarak Rome’un da altında sanki. En azından oyuncu kadrosu çok güçlüydü Rome’un. Bunun kadrosunun yeterince güçlü olduğunu düşünmüyorum. (Çok şaşırmamak gerek gerçi bu kalite yetersizliği konusuna. Bunca senedir tek kaliteli dizisi Brave New World olan ve ona da tek sezonda manasızca kıyan bir platform var karşımızda.)
-86 yaşındaki Anthony Hopkins’in varlığını bir artı olarak görmüyorum kesinlikle mesela. Adam zar zor yürüyor ama gelmiş hala dizi çekmeye çalışıyor. Yetmedi mi 65 yıldır kazandıkların ulan? Westworld dizisi jübilen olsaydı işte! Otur evinde artık bir zahmet! Neyse, dizideki karakterinin sezon ortasını bulmadan nalları dikmesini temenni ediyorum.
-Iwan Rheon, tanıdık simalar arasında. Bir bahisçiyi canlandırıyor. Bu kez bir saykoyu canlandırmamış. Hayret!
-Jojo Macari’yi tanıyorum simayen ama ünlü biri değil nihayetinde. Yine de kadrodaki potansiyelli oyunculardan biri rolü de düşünüldüğünde.
-Tom Hughes’in karakteri Titus, kardeşi Domitian (Jojo Macari) ile sıradaki kral olma yarışı içerisinde. Bölümün en tırt oyuncusu kimdi diye sorsalar net bir şekilde Tom Hughes derim yani. Bırak kralı tuvalet bekçisi bile olmaz bu Titus’tan.
-Öne çıkan karakterlerden yıldız araba yarışçıcısı Scorpus rolündeki Dimitri Leonidas’ı da parlak görmedim ben.
-Hiç tanınmayan bir oyuncu olan Gonçalo Almeida, Endülüs Bölgesi’nden 2 aile üyesiyle birlikte gelen bir at yetiştiricisi/tüccarı olan Elia rolünde. Pek süre almadı ama Tom Hughes ve Dimitri Leonidas’a kıyasla daha potansiyelli biri gibi geldi bana.
-Tanıdık olarak Rupert Penry-Jones vardı bir de. Rolü dış kapının mandalı hissiyatı verdi bana. İlerleyen bölümler ne gösterir bu konuda bilinmez tabii.
-Gabriella Pession, Rupert Penry-Jones’un karakteri Marsus’un eşi Antonia rolünde. Tanımıyorum onu da.
-Lara Wolf diye yine tanınmayan bir oyuncu var. Kendince siyasi çıkar uğruna Titus’u kullandığını düşünen ama aslında kendini Titus’a meze yapmakta olan, işgal edilmiş bir yerin sözde kraliçesini canlandırıyor.
-Kadrodaki 3-5 tanıdık isimden biri de Sara Martins elbette. Death in Paradise dizisiyle tanınıyor en çok kendisi ama ben Réunions dizisiyle tanıyıp sevmiştim onu. Başka bir dizide daha izlemeyi çok istiyordum. İyi oldu. Onun karakteri Cala, dizide net bir farkla favori karakterim olacak gibi görünüyor. O ve ailesi diyeyim hatta. 2 kızı ve 1 oğlu Roma tarafından haksız/durduk yere köleleştirilen ve onları bu kölelikten kurtarmanın yollarını arayacak olan bir anne Cala. Diğerleri için değil belki ama sırf bu aile için bu diziyi izlemeye devam ederim herhalde ben.
S01E03
*Ve beklediğim hamle geldi. Sezonun ilk yarısında olmasını umuyordum. Öyle de oldu.
*İlk bölümün ardından erken konuşmamışım. Tom Hughes, cidden oyuncu falan değil. Allah’ın kalasını getirmişler dizinin orta yerine koymuşlar bir de! Domitian’ı da sevdiğimi söyleyemem ama Domitian-Titus mücadelesinde benim tarafım belli: Domitian. Sonrasında da Domitian’ın karşısına çıkacak yeni adayı desteklerim olur biter. Ama öncelikle şu Titus’u postalayalım bir zahmet diziden.
*Viola come il mare’de izleyip beğenmiştim Kyshan Wilson’u. Burada da o beğenim devam ediyor. Hoş hatun cidden.
S01E04
*Hatun
beğenmiyor, kapatma olarak devam etmek istiyor. Sorunu ne cidden bunun?
*Bu Alice Lamanna birine çok benziyordu ama kime benzediğini çıkaramadım ilk başta sinir bozucu bir şekilde. Sonra çözdüm ama: Moran Atias
S01E06
*Aura lezbiyen çıktı iyi mi?
*Biz Elia’yı şu çocuklu hatuna yürüyor diye biliyorken Jula’ya kayıverdi bu bölüm.
*Bu Scorpus da yalama yaptı iyice. İnsanın hiçbir duruşu olmaz mı yahu?
Sonradan Ek:
Elia konusu: Benim hatam. 2 kardeşi birbiriyle karıştırmışım.
S01E07
Bölüm ilk yarısı şu ana kadarki bölümler arasında en fazla çıplaklık içereni olmasıyla öne çıktı. Bölümün 2. yarısı ise dikkat çeken dövüşler ve ölümlerle. Genel olarak dengeler üzerine bir bölüm olduğu söylenebilir. Şu ana kadarki bölümler arasında benim en çok sevdiğim bölüm oldu diyebilirim sanırım.
S01E08
*Canın cehenneme Scorpus! Senin bir gün adam olabileceğine dair en ufak bir inancım bile kalmadı. Kusmuğunda boğulursun inşallah!
*Aura: Cidden öyle bir mallık yapmazsın di mi? Yaparsın ama muhtemelen sen.
S01E09
*Yapmış geri zekalı.
*Yeni arenanın açılışı ekstra görkemli geçti. İyi hazırlanmışlar cidden.
*
*Domitian’ın erkek orospusu ve Marsus da hak ettikleri üzere öldüler. Ölümleri de açılış töreninde bir şova dönüştü. Arenayı dolduran su, timsahlar falan süperdi.
*Yahudiyeli fahişe kraliçe de hak ettiğini buldu. Yurttaşları tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Ölümlere afiyetle doyduğum bir bölüm oldu kısacası. O arada
da öleydi 10 numara 5 yıldız olacaktı cidden. O da bir sonraki bölümde kısmetse.
S01E10 (Sezon Finali)
*Bölümün bir yarısı bu olaylarla geçerken diğer yarısı Domitian’ın Titus’u öldürmek için yapacağı hamleye rezerveydi. Nihayetinde hamlesini yaptı Domitian. Tenax olmasa hiçbir şey yapamazdı tabii. Kılıcı geçirip öldüremedi bile Titus’u. Titredi kaldı. İmdadına yine Tenax yetişti ve Titus’u boğarak öldürdü. Domitian’ı kral yaptı. O da Tenax’ı bir unvanla ödüllendirdi. Kim bilir; bu hikayenin sonunda Tenax’ı bir imparator olarak bile görebiliriz di mi?
*Tenax, Cala’nın ihanetini öğrendi ama canını al(a)madı. Bari öpüşüp koklaşsınlar, bir çift olsunlar bu sayede dedik ama öylesi de olmadı.
*Cala’nın Antonia’yı öldürmesini de bekledim arada ama olmadı. Jula olayının Antonia’dan bağımsız Domitian’ın işi olduğunu fark edince.
*Elia ve hamile Jula, evlenme kararı aldılar. Elia da Roma’da kalmaya ve sürücülüğe devam etmeye karar verdi doğal olarak.
İlk bölümün ardından da belirttiğim üzere muadili dönem dizilerinin altında kalan bir dizi oldu. Ama bu kötü bir dizi demek değildi. Türü çok seven biriyim ve bu kadarı da yetti bana. 2. sezon onayı almayı başarırsa da kesinlikle mutlu olurum. 2-3 fena olmayan tanıdık oyuncu takviyesi de isterim en azından ama. Keza bu sezonun kadrosu Iwan Rheon-Sara Martins-Jojo Macari üçlüsü dışında zayıftı kabul edelim ki.
Dizi için puanım: 7.7
Anthony Hopkins ismini koyup parasını almaya gelmiş. Scorpus ve Titus karakterlerini iyi kullandıklarını düşünmüyorum. Daha aktif bir işlevlerinin olmasına gerek var mıydı o da tartışılır gerçi. Diziyi Tenax, Cala ve Domitian karakterleri ve canlandıran kişilerin performansları taşıdı. Diğerleri ya pek işe yaramadı ya da ben umursayamadım (Cala’nın çocukları, atlı yarışçı tayfa, Marcus-Antonia gibi).
Sezon finalinde ciddi bir açıklık yok ama bunu Part 1 olarak düşündüklerini ve Part 2’ye niyetli olduklarını bariz belli ettiler. Bütçesi yüksek ve yorumları eh işte derken gelip gelmeyeceğinden o kadar da emin değilim. Ama ima ettikleri şeyi gösterip öyle bitirmelerini tercih ederim.
* Scorpus’un ölmeyeceğini veya daha uzun süreceğini düşünüyordum. Anthony Hopkins erkenden ölüp de Titus başa geçince onun kaderi de belli oldu gibi. Sezon finaline kısmetmiş. Ama Domitian yerine Tenax yaparken Domition’ın hala orada poz kesmesine güldüm. Bari sen yapabilseydin.
*Sezonun kendine çeken 1 (bir) tarafı da Tenax-Cala ilişkisiydi. Güzel ilerlettiler. Bu kadar ölümün üstüne bir de Tenax’ın Cala’yı öldürmesi gelseydi şaşırmazdım herhalde. Ama olmamasına itiraz edecek değilim. Ortalıklıkları olası 1. sezonda “gelişirse” memnun olurum.
* Aslında Kwame sezon finalinde ölseydi fena olmazdı. Onun yerine Viggo gitti. Berenice, Marcus, Xenon, Flamma falan daha da önce gitti derken önemli karakterlerin çoğunu harcadılar aslında.
2. sezon olursa görüşürüz.