Dolly Parton’s Heartstrings: 8 Şarkı, 8 Hikaye – Tanıtım
8 yorum pirate 06 Kasım 2019 09:22
Netflix, 22 Kasım 2019 tarihinde bizi yeni bir diziyle buluşturdu. Antoloji türünde bir dizi olan Dolly Parton’s Heartstrings‘in her bölümü ünlü şarkıcı Dolly Parton‘ın bir şarkısının hikayeleştirilmesi üzerine işlenmiş durumda. Komedi ve dramayı bir tutam müzikle harmanlayan bölümler, aşk, romantizm, dostluk ve aile gibi kavramlara odaklanıyor. Dizi, 8 bölüme sığdırılan 8 küçük hikayeden oluşuyor. Bölüm süreleri ise 57-86 dakika aralığında değişiyor. Dizinin yapımcı koltuğunda Dolly Parton‘a Patrick Sean Smith, Sam Haskell, Hudson Hickman, Joe Lazarov ve Lisa Melamed gibi isimler eşlik ediyor.
Dizinin her bölümünü Dolly Parton’ın bölüm hikayesini kısa bir şekilde sunmasıyla açıyoruz. Her bölümde bu vesileyle kendisini gördüğümüz gibi bölüm içerisinde şarkıları vesilesiyle sesini de duyuyoruz elbette. Bunun dışında ilk bölümde hikaye içerisinde kendine yer bulan bir karaktere hayat verirken görüyoruz kendisini. 2. bölümde ise Dolly Patron kimliğiyle minik bir konukluğu oluyor. 7. bölümde de yukarıdaki fotoğrafta gördüğümüz kıyafetlerle setin içerisinden alakasız bir şekilde fırlarken görüyoruz kendisini.
Gelelim hikayelere. Jolene isimli ilk bölümde Jolene isimli özgür ruhlu bir genç kadının hikayesini izliyoruz. Küçük bir kasabada şarkıcılık ve barmenlik yapan Jolene, başkalarının ne düşüneceğini kafaya pek takmadan yaşayan oldukça güzel ve baştan çıkarıcı bir kadın. Erkekler için bir mıknatıs, kadınlar için ise kıskançlık sebebi Jolene. Bu hikaye bir aşk hikayesi değil bu arada. 2 kadının arkadaşlığı üzerine sımsıcak bir hikaye vaat ediyor bölüm.
Bölümün başrolünde Rock of Ages, Footloose, Safe Haven gibi sinema filmlerinden tanıdığımız Julianne Hough‘u izleme şansı elde ediyoruz. Ona According to Jim, Nashville, The 10th Kingdom, Relativity gibi dizilerden anımsanabilecek Kimberly Williams-Paisley ile Insatiable, Unforgettable ve The Good Wife gibi dizilerden tanıdığımız Dallas Roberts eşlik ediyor.
Patron’ın en popüler şarkısı olarak lanse edilebilecek olan Jolene’i de buraya bırakayım yeri gelmişken. Siz yazının devamını okurken çalsın isterseniz bir yandan.
Two Doors Down isimli 2. bölümde olaylı bir düğün hikayesi sunuluyor. Kadroda Katie Stevens (Faking It, The Bold Type), Michael J. Willett (Faking It, United States of Tara), Ray McKinnon (Mayans M.C.), Andy Mientus (Smash, Gone) ve Melissa Leo (I’m Dying Up Here, Wayward Pines, Treme) gibi isimler yer alıyor.
If I Had Wings isimli 3. bölümde hasta ve yaşlı bir adamın hayat arkadaşının adamın çok uzun yıllardır ayrı olduğu 3 çocuğunu eve davet etmesi üzerine gelişen bir hikaye izliyoruz. Bölümün kadrosunda Delta Burke (Designing Women), Gerald McRaney (Agent X, Jericho, Simon & Simon), Brooke Elliott (Drop Dead Diva), Ben Lawson (Designated Survivor, Doubt) ve Michele Weaver (Love Is_) gibi isimler yer alıyor.
İsmini bir köpekten alan Cracker Jack isimli 4. bölüm, çocukluk dönemlerinden beri yakın arkadaş olan 4 kadının bir hafta sonu için bir araya gelmesi, geçmişi yad etmesi ve güncel sorunları hakkında sakladıkları sırlar üzerine gelişen bir hikaye vaat ediyor. Bölümün başrollerini Sarah Shahi (The Rookie, Person of Interest, The L Word), Rochelle Aytes (Mistresses, The Purge, The Forgotten), Jessica Collins (Big Shots, Tru Calling) ve Tammy Lynn Michaels (Popular) paylaşıyor.
Down from Dover isimli 5. bölümün hikayesi 1960’lı yıllarda geçiyor. Liseden yeni mezun olmuş olan ve askere yazılıp Vietnam Savaşı’na katılan 18 yaşındaki siyahi bir gence aşık olan ve ondan hamile kalan 17 yaşındaki bir genç kızın hikayesi anlatılıyor bölümde. Başrolde The Americans ve The Unsettling dizilerinden tanıdığımız Holly Taylor yer alıyor. Ona Robert Taylor (Longmire) ve Shane Paul McGhie (Greenleaf) eşlik ediyor. Camryn Manheim (Stumptown, Ghost Whisperer, The Practice) ve Bellamy Young (Scandal, Prodigal Son, Dirty Sexy Money) ise konuk oyuncu olarak yer alıyorlar bölümde.
Sugar Hill isimli 6. bölüm, altmışlar, yetmişler ve günümüze yayılan bir aşk hikayesiyle içimizi ısıtıyor. Bölümün başrollerini Timothy Busfield (Studio 60 on the Sunset Strip, The West Wing, Thirtysomething), Patricia Wettig (Brothers & Sisters, Prison Break, Thirtysomething), Virginia Gardner (Runaways, The Goldbergs) ve Tom Brittney (UnReal, The Five) paylaşıyor.
J.J. Sneed isimli 7. bölümde bir ‘Vahşi Batı (Western)’ hikayesi sunuluyor. Attığını vuran bir genç kadın olan Maddie Hawkins, aranan bir suçlu olan JJ Sneed ile macera dolu bir yolculuğa çıkmaya karar veriyor ve olaylar gelişiyor. Bölümün başrollerini Scream dizisinden hatırlanabilecek Willa Fitzgerald ile Once Upon a Time dizisinden tanıdığımız Colin O’Donoghue paylaşıyor. David Denman (Outcast, Parenthood) ve Vanessa Rubio (Cobra Kai) ise konuk oyuncu olarak yer alıyorlar bölümde.
These Old Bones isimli 8. ve son bölümün hikayesi ise 1940’lı yıllarda geçiyor. Yaşlı bir kahinin arsası üzerinden gelişen hikaye bir hukuk dramasına dönüşüyor. Bölümün başrollerini Kathleen Turner (Californication, The War of the Roses, Romancing the Stone), Ginnifer Goodwin (Why Women Kill, Big Love, Once Upon a Time) ve Kyle Bornheimer (Perfect Couples, Casual, Worst Week) paylaşıyor.
İyi bölümleri de oldu dizinin kötü bölümleri de. 2. ve 8. bölümler oldukça kötüydü mesela. 1. ve 6. bölümler ise sezonun en iyi 2 bölümüydü bana göre. Julianne Hough da izlemekten en çok keyif aldığım isim konumundaydı.
Mutlaka izleyin diyebileceğim bir dizi değil Dolly Parton’s Heartstrings. Boş vaktiniz varsa deneyebilirsiniz ya da bölüm seçerek de izleyebilirsiniz elbette kadrodaki oyunculardan hangilerine sempatiniz varsa.
Bu da dizinin fragmanı:
yorumlar
https://www.youtube.com/watch?v=XHYIHpOnsFs
S01E01
Dolly Parton’ın tek bildiğim ve sevdiğim şarkısı Jolene ile açmışlar sezonu. Hem bunun etkisiyle hem de kadrosunun epey cazip oluşuyla keyifli geçti bu bölüm. Julianne Hough’u cidden çok severim. Kimberly Williams-Paisley ve Dallas Roberts’a karşı da pozitifim. Julianne Hough’u izlemek cidden güzeldi bu arada. Bu saç rengi de yakışmış bence kendisine. Biraz Lifetime/Hallmark TV filmi tadındaydı diyebilirim bölüm için de.
Diğer bölümleri bu bölüm kadar sevebileceğimi zannetmiyorum bu arada. Diğer bölümler demişken; dizinin bölüm süreleri 86 dakikalık son bölüm hariç 57-67 dakika aralığında seyretmekte. Bu bölüm 67 dakikaydı mesela ama batmadı süresi yukarıda saydığım sebeplerle.
S01E02
Aşırı derecede klasik bir konuydu. Faking It buluşması (Katie Stevens ve Michael J. Willett) verimli geçmemiş yani. Atlaya atlaya bitirdim bölümü.
S01E03
Fena değildi bu bölüm. Yalnız bölüm matematiğinde bir sorun vardı sanki. Bölümü giriş, gelişme ve sonuç olarak 3’e bölecek olursak giriş bölümü uzun, gelişme bölümü ise kısa kaçmış bence. Haliyle sonuç bölümü de oldu bitti hissi verdi biraz.
Yalnız Brooke Elliott’ın karakterini Ben Lawson’ın karakterinden 2 yaş küçük diye sunmak neyin kafasıdır ya? Göz var, nizam var di mi?
S01E04
Vasat bir bölümdü aslında ama Sarah Shahi, Rochelle Aytes ve Jessica Collins’i bünyesinde barındıran cazip kadrosu sayesinde izletti elbette kendini. Özellikle de Jessica Collins’i gördüğüm için mutlu oldum. Bundan sonraki süreçte yeniden aktif olarak yer almaya başlar umarım dizilerde.
S01E05
Klasik ve vasat bir hikayeydi bu da. 2. bölüme oranla daha iyiydi yine de.
S01E06
Uzun yıllara yayılan tatlımtırak bir hikayeydi bence. İyi aktı, finali de gayet güzeldi. İlk bölümün ardından en çok sevdiğim bölüm oldu diyebilirim rahatlıkla. Brothers & Sisters’ta açık ara izlemeyi en çok sevdiğim isim olan Patricia Wettig’i uzun bir aradan sonra ekranda görmek de güzel bir bonus oldu cidden. Kadının güzel yaşlanma süreci devam ediyor hala.
S01E07
Bir Vahşi Batı hikayesi. Romantiklik dozu az mıydı yoksa fazla mıydı karar veremedim açıkçası. Vasat bir hikayeydi bu da.
S01E08 (FİNAL)
85 dakikalık bu bölüm gereksiz seviyede uzun olmuş bence. İlk 45 dakikası epey sıkıcı geçti. Son 40 dakikada biraz açıldı mahkeme sahneleri başlayınca ama yetti mi derseniz hayır.
Bu yazıyı tanıtıma çevirdim bu arada ben.
Devam etmeye niyetleri varmış.